Yazılarımda mutlaka bir soruna, bir çözüme dikkat çekmeye çalışıyorum. Kimi zaman doğrudan, kimi zaman dolaylı, kim zaman da geleceğe ışık tutan.
Bu kez koro söylemenin önemi ve bu önemin önemi hakkıyla tüm dünyaya örnek olacak şekilde kanıtlayan ve şimdi aramızda olmayan Kızılordu Korosu'nu yazmak istiyorum.
O, yerinde muhteşem kreşendolarıyla, nüanslarıyla hayran bırakan Kızılordu Korosu.
Tarihi Türk Müziği Topluluğu ile birlikte CD kaydı yapmışlar Dede Efendi'nin "Yine bir gül nihali"ni ve diğer Türk müziği ezgilerini seslendirmişlerdi.
Bir koro şefi olarak içimizi titreten o nüansların, kreşendoların, koro söyleme ne demektir anlayabilene öğreten üstün anlayış, müzik manasında ulaştıkları yüksek boyut ve icralarını uygulamayı hep istemişimdir. Çalışmışımdır da. Bunu GTM'de içinde bulunulan haliyle uygulamak maalesef zordur.
Türkiye'de böyle bir koro bulunmuyor.
Ve bu koro elim bir uçak kazasında yok oldu.
Dün bir haber okudum.
Koro yeniden kurulacak, korist alımı için sınav açılacakmış.
İçim burkuldu.
O büyük askeri şapkalı, üniformalı koristlerin samimi müzik hareketleri herşeyi aştıklarının önemli bir göstergesiydi. Hele Tarkan'ın "Oynama şıkıdım"ını söylerler iken -tam da şıkıdım/şıkıdım kelimesinde- biz bakış açısına göre bizde oluşturdukları tebessüm.
Onlar ciddi Rus askeri üniformasının içinde müzik ruhunu yansıtabiliyorlardı.
Zaten 1928'de Rus Kızılordu askerlerine moral vermek amacıyla kurulmamışlar mıydı?
O muhteşem koro artık yok.
2010'da Bakü'de düzenlenen "Türk Halklarının Çalgıları Sempozyumu" na gitmek üzere bindiğimiz uçakta bir arkadaşımız "bu uçak düşerse Türkiye müzikolojisi biter" dediğinde herkeste bir tebessüm belirmişti.
Bu kez gerçek oldu.
Koro söyleme açısından büyük bir dünya değeri yok olmuştu.
Kızılordu Korosu Sovyetler Birliği Ordusu Kızılordu’nun resmi korosuydu. Koro, erkek koro elemanları, orkestra ve dans grubundan oluşmaktaydı. Rusya’nın halk şarkılarından, kilise müziklerine, opera aryalarından popüler müziklere kadar uzanan 2000 eseri aşkın geniş bir repertuara sahipti. Halk dansları arasında en çok bilinenler arasında, Katyuşa, Kalinka, Kernina ve Schubert’in Ave Maria’sı, daha birçok bestecilerin eserleri yer alıyordu. İlk resmi konserini 12 Ekim 1928’de, Moskova’da vermişti. Kızılordu Korosu, orkestra eşliğinde demiryolu inşaatında çalışan askerlere konserler verdi (1929). Değişik birliklerdeki askerlerden oluşan koro, orkestra ve dansçılar büyük ilgi ile adını duyurmaya başladı. Askerlere moral vermek ve onların kaliteli müziğe ilgi duymalarını sağlamak amacıyla 1933 yılına kadar 300’ü aşkın konser verdi. Uluslararası Modern Hayatta Sanat ve Teknoloji Sergisi’nde sahne alan topluluk, jüri tarafından Grand Prix (Büyük Ödül)e değer görüldüler. Koro, 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Cephelerinde ve halkın bulunduğu çeşitli bölgelerde 1500 etkinlikte yer aldı. Askerlere ve halka moral kazandırdı. Kurucusu ve yöneticisi olarak Aleksandr Aleksandrov’un ölümünden sonra (1946); oğlu Boris Aleksandrov başarı ile Kızılordu korosunu şef olarak yönetti. Boris Aleksandrov 1987’de emekli olmadan önce Kızılordu Korosu Dünya turuna çıktı ve koroya şeflik yaptı. 2003 yılından bu yana Kızılordu Korosu’na Vyacheslav Korobko şeflik ediyordu.
25 Aralık 2016 Pazar günü Suriye’ye gitmek üzere Moskova'dan hareket edip, mola yakıt için uğradığı Soçi şehrinden havalandıktan iki dakika sonra radarın kontrolünden çıkan TU-154 uçağı 64’ü Kızılordu Korosu sanatçısı, 94 yolcusu ile birlikte uçağın Karadeniz’e düşüyor, bu elim kaza sonucu dünya korolarının tepesinde yer etmiş bir koro tüm sanatçılarını yitirmiş oluyordu.
Koro, koro… Koro söylemenin önemi ülkemizde henüz anlaşılmış görünmüyor. Halkta rağbet bulmayan, kendi kendilerinin dinleyicileri olan birkaç koro festivalinden başka koro anlamında büyük çoğunluğu oluşturan amatör geleneksel Türk müziği korolarının içinde bulunduğu durum anmaya bile değmez görünüyor.
Oysa koro toplumu düzgünleştiren önemli toplumsal eğitim araçlarından biri.
Yıllar önce yazmış demiştik ki "Her ile değil, her ilçeye bir devlet destekli koro"…
Sözümüz hala anlaşılmış değil.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Müzik Ödülü'nü alan Erol Parlak'ın konuşmasında "Müzik Üniversitesi" kurulması gerekliliğini dile getirmesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da olumlu bulunması sonucu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "YÖK Başkanımızda hazırlıkların ona göre yapsın" demesinin ardından, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'tan da sanat dünyası açısından güzel ve anlamlı olarak bu öneriyi gerçekleştirmek için çalışacakları taahhüdü neticesini bekliyoruz.
Çünkü koro söyleme alışkanlığının yayılmasının toplumsal barışın sağlanmasında önemli bir etken olacağı düşüncesindeyiz.
Bu arada belirtmeliyiz ki Çanakkale'de Koro Şefi Mete Gökçe'nin canla başla çalışarak öncülük ettiği koro söyleme çalışmaları meyvelerini giderek arttırıyor.
Sn. Gökçe ile birlikte bu yıl temmuz 2017'de Çanakkale'de gerçekleştirilecek korolar festivalinde önemli bir barışsal yeniliğe imza atıyoruz.
Festivalin olması gereken bir eksikliği doluyor ve 2017'de Türkiye'de bir ilk olarak Koro festivaline GTM koroları da dahil ediliyor.
GTM koroları başında bendeniz olacağım.
Ciddi GTM korolarını seçmede titizlik, bu tercihin geleceğinde etkili olacak.
Türkiye'de 5000 GTM korosu varlığını gözönünde bulundurduğumuzda geleceğe açılan kapının önemi daha çok belirmektedir.
Koro ifade alanı geniş, etkili, seslenim alanı geniş bir müzik topluluğudur.
Hobi koro ve koristleri ile karıştırılmamalıdır.
Yazımıza vesile olan 25 Aralık 2016 Pazar günü düşen uçak kazasında bu dünyaya hoş sadalar bırakarak vefat eden Rus Kızılordu Korosu'nun 64 sanatçısına rahmet diliyoruz.