Artık hiçbirşey eskisi gibi değil. O eski müzikler yok. Müzik insanları da… Bugün geleneksel diye tabir ettiğimiz eski gelenek değil. Dolayısıyla o gelenekselin bugünkü uğraşanları da eski müzik insanları gibi değil.
Ama gel gör ki gelenekselin devamı olduğunu iddia edenler, kendilerini geleneğin devamı olarak görenler birlikte yaptıkları üç-beş çalışmada geleneğin devamı olmadıklarını önce önlerine gelen notalarda yaptıkları düzeltmelerden anlıyorlar.
Nota düzeltmesi bile geleneğin devam etmediğinin bir kanıtı.
Geleneğin nota düzeltmesi ile ilgisini kuramayanlar var.
Diğer yanda müziğe bakış açısını güncel, zamanın oluşmuş/oluşturulmuş/ yakın tarihimizdeki o çalkantılı süreçten süzülmüş aynasında; çalışan önemli bir müzik uğraşanı kesimi sesini duyurur hale geldi ki ürünleri ciddi değerlendirme boyutlarında bir kitle oluşturmuş durumda.
Devlet katında buradan aldığı maaşla geçimini sağlayan -müzik okullarında, kültür merkezlerinde- ürünleriyle kapıları zorlayan müzisyen, müzikolog, müzik uğraşanı söz konusu.
Bir yanda üretmeye istekliler var; diğer yanda eskiye duyduğu saygıyla geçinmeye çalışanlar. Söylemlerinde -kendi deyimleriyle- klasik olup piyasa müziğinde ters şekilde arzı endam eyleyenler.
O cenahta kendi içinde iki ayrı dünya kuranlar. Konuşmaya gelince klasikçi, sipaliye gelince konuşmalar "off"…
Türkiye müzik türleri cenneti. Okulunda başka-başka, devleti yöneten politikacısında başka. Türk/batı/popüler ve kendi içlerindeki ayrıştırmalar.
Hepsi de kendi içinde "doğrucu"lar…
Müzik devinen, hareket eden bir sanat. Devrinin müzikal zevkine de cevap vermek zorunda olan.
Tortusu ise tarihe kalıp klasikleşen.
Aslında, işlevde hep popüler.
Önce nostalji sonra klasik.
Sahi nostalji ile klasik arasındaki farkı kim ayrıştıracak? Hep hafıza, hep hafıza. Tanık da kalmamış.
Artık kalır, bundan sonra belge konuşur.
Tanıklara, gün görmüşlere gelecekte değer verilir mi? Bugün verlmediğini tesbit etmek gerek.
Gelecekte klasik olabilmesi için çağa uygun gelecek nesillerin kullanıp, üstüne yenisini kurabileceği yeni kurallar geliştirilebiliyor mu?
Kural ayrı kuram ayrı, birbirine karıştırılmamalı.
Her ikisi de uygulamadan damıtılan özsu ışığında meydana geliyor.
Günümüz müzik uğraşanlarının tarihsel sürecimiz deviniminde oluşan müzik bakış açıları şimdilerde birlikte yaşamaya mahkum olmuş gibi görünüyor.
Ayrıştırılmalı mı?
Müzik uğraşanları kendi müzikal bakış açısına uygun insanlarla birlikte çalışmalı, üretmeli.
Bu yönlendirme desteklenir, başarılabilir mi?
Türkiye müzik eğitiminde verilmiş gizli mutsuzluklardan kaynaklanan verimsizlikler, kısırlıklar önlenebilir, bu durum verime dönüştürülebilir mi?..
Birbiriyle barışık müzikal kişilikler biraraya getirilebilir mi?
Birleştirmek, ayırmaktan daha makbuldür.
Ama ayırmak kolay, birleştirmek zor.
Tıpkı bardağı kırmanın kolay, bardak kırıklarını birleştirmenin zorluğu gibi.
Birleştirmek barışcıldır.
Uygur'dan Kuzey Asya'ya, Anadolu'ya, Kuzey Afrika'ya ve Balkanlara.
O 'Kültürel Coğrafya'da…
% 50'den, % 100'e . . .
Ayhan Sarı