Geçen “Hayali Meşk Hikayesi 2” başlıklı yazımda Safiyyüddin'in devirleri ve hayali meşk yoluyla gelen besteleri konusunu yazmıştım. Edvarında andığı makamlar dışında makamları bilip bilmediğini sorgulamıştım, kendi kendime.
Bugün Safiyyüddin Urmevi ile sohbet edeceğim ve ona bazı sorularım olacak.
İlk sorum “Urmevi'nin bildiği devirler edvarlarında yazdıklarıyla mı sınırlı? Onun bildiği devirler olduğundan ne kadar eminiz? Güfte mecmualarından ortaya çıkan bütün makamlar/devirler Urmevi'nin bildiği devirler değil midir?” sorgulamasının devamıdır. Demek ki konu bir köşe yazısına sığmıyor.
Abdülkadir Meragi'nin “Mevlana, efendimiz, üstadımız, hem kitabını hem de müzik teorisi sahibi olduğunu ifade eden edvar sahibi, aynı zamanda şeref sahibi olduğunu hatırlatan şerefiyye sahibi, müzik alanında söz sahibi, müzik nazariyatını halleden alim” dediği ve sık sık “özünü rahmetle” andığı üstadımız, Safiyyüddin Urmevi, seni bugünlerde “dünya müziğini ilk sistemleştiren teorisyenler içinde en önemlilerden biri olarak görüp, sistemciler ekolünün kurucusu” olarak tanımlıyoruz. Hakkında iki önemli müzikolog Nuri Uygun ve Fazlı Aslan çalışma yaptı. Ayrıca makale yazanlar ve senden yararlanan onlarca müzikolog var. Uygun üstad daha 17 yaşında iken yazdığın Edvar'ını, diğeri ise, 30 yıl sonra yazdığın Şerefiyye'ni hem Türkçeye kazandırdılar hem de incelemeriyle, çağdaş müzikoloji ile ilgilenenlere seni ve fikirlerini açıklamaya çalıştılar. Onların incelemelerinde görüşlerin hakkında pek çok soruma net cevaplar var. Ancak bir kaç soruma cevap bulmak için bugün seninle konuşacağım.
Üstad Safiyyüddin! azizim, ilk sorum genel. Bir eserde görülen kenar notu yazara ait olarak mi değerlendirilmelidir? Biliyorsun yazarlar bir eser yazarken kenar notları ekleyebilir, eserini bitirdikten sonra da kendi eserlerine “derkenar, haşiye” denilen kenar notu da yazabilirler. Yazar kendince fikirlerini tamamlayan bir kaç şey yazmış olabilir. Eğer böyle olduğu biliniyor ise kenar notları yazara ait kabul edilir. Ama ya başkası eklemişse! bazen bir kitaba sonradan başka birisi de kendince anladığını kenar notu olarak yazabilir, adını belirtmeksizin ekleyebilir. Durum böyleyse, kenar notu yazara mal edilebilir mi? Gördüğün gibi esere yazılan kenar notlarıyla ilgili bir sorum var. Bu sorunun sebeplerinden biri kenar notu hatalıysa kime yüklenmeliyiz? Sorusuna bağlıdır. Bu sorunun seninle ne ilgisi var? Bende senin hakkında oluşan sorulardan biridir bu. Senin eserinde de kenar notu olduğunu Uygun üstadımızın ifadelerinden anlıyoruz. Kitabul-edvar adlı eserinde görülen kenar notlarını sen mi yazdın? Mesela onun edvar çevirisinde bahsettiği A, D, E nüshalarında görülen ve diğer nüshalarda görülmeyen kenar notları var: rast, rehavi, ısfahan, gerdaniye, hüseyni, zirefkend, nühüft, muhayyer, uzzal. Bu kenar notlarının bulunduğu ilk A nüshası senin yazdığın nüsha. Bu nüshaya kenar notlarını sen mi yazdın? Başkaları mı yazdı? Sonradan eline geçen kişiler tarafından bu kenar notları yazılmışsa onların fikirleriyle seninkiler birbirine karışmaz mı? Nitekim edvarın A nüshasında 79 daire ısfahan derken, 44. Devir kenarına ısfahan yazılmış. Bu bir hatamı? Hata gibi görünüyor. Bu hata senden mi, başkasından mı kaynaklanıyor? Durumun bilinmesi ve bunun için de kenar notlarının sana ait olup olmadığının sorgulanması gerekiyor. Her iki durumda da A'ya yapılan ilaveleri D ve E'nin kopya etmeleri kolaylaşır.
Şimdi durum şu, bu kenar notları senin ise, niçin diğer F, G vs gibi edvar nüshalarında yok, diğer nüshaları yazanlar bu kenar notlarını senin değildir diyerek nüshalarına almamışlar mı, yoksa ihmal sonucu yazmamışlar mı? Bu kenar notları senden sonra bu üç nüshaya birileri tarafından ilave edilmiş olabilir mi? Senin vefatından bugüne kadar 722 yıl geçmiş, bunların başkaları tarafından ilave edilme ihtimali var mı? Elbette, ihtimal var. Üstelik bazı nüshalarda bu kelimelerin olmayışı bu ihtimali güçlendirmiyor mu? Bugüne kadar bunların sana ait olup olmadığı tartışılmamış ve hepsinin senin tarafından yazıldığı kabul edilerek incelemeler yapılmış. Belki de bu kenar notları senin, ama ortada bir sorun olduğu açık ve bu sorunun tartışılması gerekmez mi?
Bu sorunun çözülmesi çağdaş müzikoloğa ne kazandıracak? Kenar notları yukarda görüldüğü gibi devir/makam isimleri. Eğer bu kenar notları senin değilse edvar kitabında açıkladığın gibi devirler toplamı 18 ile kalacak. Nitekim bunların bazılarını edvar metini içinde de andığın için, sorun yok, onları verdiğin bilgiler sayesinde senin zamanında zaten var olduğunu biliyoruz. Ancak diğer devir isimleri, muhayyer ve nühüft konusunda ne düşünmeliyiz? Bunları edvar metni içinde açıklamıyorsun. Bu devirleri sen biliyor muydun? Biliyorsan niçin metin içinde bir kere olsun anmadın? Bunlar avaze mi, devir mi hiç bahsetmiyorsun. Hangi sınıflandırma içinde değerlendirdiğin konusunda her hangi bir bilgi vermediğine göre bu kenar notlarının sana ait olup olmadığını nasıl anlayacağız? Elbette bunu takip eden ve geçen yazımda bahsettiğim güfte mecmualarındaki muhayyer bestelerin sorununa kadar uzanıyor. Evet, güfte mecmuası yazarlarında olduğu gibi araştırmacılar da bunları senin zamanında bildiğini kabul ederek tartışmaksızın bilgi vermişler. Tartışmadan kabul edersem gufte mecmuaları hakkındaki kanaatim ve yazdıklarımda da haklı olurum. Ama görüyorsun ben biraz septiğim. Eğer kenar notları ancak sana ait ise bu devirlerden senin haberin var olduğunu kabul edebilirim.
Tarihçilerin böyle bir durumla karşılaştıkları zaman çözümde kullandıkları metodu bilirim, çözüm: kenar yazısında yani hatta mürekkeb değişikliği olup olmadığı gibi bir uzman bilgisine başvurmak oluyor. Bunca yıldır uğraşıyorum ben de biraz anlarım. Bakınca yüzde yüze yakın anlaşılabilse de, yüzde bir ihtimal her zaman vardır diye düşünüyorum. Üstelik tartışılmamış ve kenar notlarının sana aidiyeti özellikle belirtilmemiş bir durum. Benim merakım bunun başka bir yolu olup olmadığı, başka bir yoldan bunun sağlamasının yapılıp yapılamayacağıdır. Edvarda sadece bir kenar notu olan muhayyer meslesini ele alalım. Aslan'ın Şerefiyye çevirisine baktığımızda metin içinde yine muhayyer yok ama, muhayyerhüseyniyi yazman ilginç, hem de harf-dizisini vermen daha da ilginç. Hüseyniden söz ettiğin için bunu bildiğinden şüphemiz yok ama adından başka bir yerde hiç söz etmediğin ve hiç bir yerde özel olarak vermediğin muhayyer devrini bildiğine de işaret etmektedir. Nitekim 52. Dairedeki notu gördüm. Bu konuda ikna oldum.
Safiyyüddin üstadım, benim bir başka merak ettiğim bir konu daha var, o da selmek. Selmek avazesi hakkında söylediklerin. Evet. Sadece edvarda adını verdiğin ve Şerefiyye'de söz etmediğin selmek. Edvarda aynen şöyle cümlen: “Selmek, zenguledir”. Bununla ne demek istiyorsun? Yani şimdi Arapça'da, Türkçe'de veya başka bir dilde bunu her kes şöyle anlamaz mı: selmek eşittir zengule. Madem zengule ile aynısı o halde niçin farklı bir ad veriyorsun? Selmek niçin devir değil de avaze? Selmek'in harf-dizisi ile zengulenin harf-dizisi aynı olabilir mi? Aynı ise sorun yok, cümlen doğru ama selmekin zengule ile aynı olması mantıklı değil. Aynı olsa zenguleyi anlatırken, “buna selmek de derler” gibi bir bilgi verirdin, selmeki de avazeler içinde vermezdin. Bunların hepsi basit mantık sonucu bulunan şeyler ama yine de sorgulamalıyım ve tartışmalıyım. Bu konu için edvarını şerheden Meragi'nin eserine de baktım. O da bu konuya hiç girmemiş, belli ki ne onun ne de ondan önce senin edvar kitabını şerhedenlerin dikkatini çekmemiş. Basit mantıkla veya önkabulle açıklamaya devam etmişler. Fakat dahası var.
Selmek harf-dizisini vermemişsin dolayısı ile zengule ile aynı olup olmadığını bilmiyoruz. Zengule harf-dizisini getirip bu Safiyyüddin döneminin selmeki diyebilir miyiz? Diyemeyiz. O halde niçin selmekin harf-dizisini vermedin? Diğer bir kaç avaze de öyle: “nevruz, hüseynidir” cümlesi gibi. Ya edvardaki şu cümlen “Şehnaz, uygulama esnasında maye gibidir”, bu ne demek? Nasıl anlaşılmalı? Selmek'i altı-parmak metoduyla udda destan yerlerini göstermişsin. Her halde burda bir ip ucu verdin. Yani bulmacayı seviyorsun. İstiyorsun ki ben ipucunu veriyorum sen bul. Kitabını şerhedenler o kadar uğraşmamış. Ben de o kadar uğraşamam, hemen Meragi'ye ve diğer çalışanlara baktım. Selmek harf-dizisini gördüm. Ama doğru mu emin değilim. İçimde hala bir şüphe var. Bunu senin nasıl anladığını bulmak gerek, bunun bir metodunu bulmak gerek? Ama nasıl?
Safiyyüddin üstadımız, sorularımla ve gevezeliğimle seni yordum, ama benim için değdi, bugünlük bu kadar. Saygılar ve hayır dualarımla.
* * *
Neyse! Safiyyüddin'in edvarlarında andığı devirlerin daha önceki yazımda 12 devir, 6 avaze ile toplamının 18 ettiğini yazmıştım. Yazımı okuyan kimselerin bu konuda bana dönüş yapmadığını söylemeliyim. Dolayısıyla şüpheler tamamen bana ait. Geçen yazımda bazı sözlerimin aslında konuyu sorgulamak amacıyla olduğu anlaşılmalıdır. Bugünkü konuya devam eden yazıma girerken sorduğum sorunun cevabını Safiyyüddin'den aldım, bana devir ve avazelere nühüft, muhayyerhüseyni, muhayyer, uzzalı eklememi söyledi. Böylece Safiyyüddin'in, adını andığı ve bildiği devirler ve avazeler ve terkip edilenler toplamı net olarak 22 oldu. Edvar ve makam tablosu yapanlar, çağdaş müzikologlar sizlere duyuruyorum.
Ya diğer devirleri?