Bundan 30 yıl önce bir gün gerçekleştireceğimi umduğum bir hayalim vardı. Müzik terimleri sözlüğü. Artık yok. Yıllardır biriktirdiğim fişleri, dikkatinizi çekerim, fişleri diyorum. Çünkü bilgisayarın olmadığı dönemlerde terimleri ve bulduğunuz anlamları fişlere yazardık. Ben de bu yöntemle çalışmaya başladım. 10 yıldan fazla müzik terimi fişi biriktirdim. Bazılarını elimle yazdığım, bazılarını fotokopi çekip, kes yapıştır yöntemiyle oluşturduğum yüzlerce fiş. Ve aradan yıllar geçti. Yaşlandım (aslında yaşlandığınızı hissettiren olaylar yaşadınız), tek başıma yapamayacağımı düşündüm. Biriktirdiğim fişleri bir arkadaşa birlikte bir eser yazalım diyerek ortaklık teklif ettim. Bütün malzememi ona devrettim, katiplik yapacaktı. Sonrası için ne düşünüyorsunuz? Hala yazıyor muyuz? Nerde! bir kaç ay sonra ortaklık bitti. Ben bu psikoloji ile bıraktım. Terimler sözlüğü yazmaktan ümidimi kestim artık. Neyse benim açımdan bitse de, arkadaşlarımız bu bayrağı elden ele taşıyacaklar diye ümitliyim. İşte size yepyeni bir müzik terimleri sözlüğü tanıtacağım, bugün.
Mehmet Tıraşçı’nın Türk Musikisi Tarihi Terimler Sözlüğü (2020) yayınlandı. İsim hemen dikkat çekiyor. Musikinin “tarihi terimleri”, ama sadece tarihte kalan değil, günümüz müzikolojisinde kullanılan terimler. Anlaşılmasında bir rehbere ihtiyaç duyduğumuz sözler.
Kısa bir tarihçe var, girişte. Kazım Uz’un, 1893 tarihli sözlüğü ile başlıyor, aslında terimler probleminin ele alınışı, bir yayın olarak ortaya çıkışı daha öncesine, 1875 yılına uzanıyor. 1893 sonrası bazı terimler yayınlarından söz ediliyor. Her ne kadar Ahmet Say hocanın müzik terimleri sözlüğü unutulmuş olsa da.
Terimlerin en önemli problemlerinden biri imladır. TDK online imla sözlüğünde çoğu Türk musikisi teriminin imlasını bulamazsınız (2013 yılında problemi dile getirdiğim Ankara’da TDK kurum başkanına proje teklifime sıcak bakmamıştı). İmla problemi sebeplerinden biri Türk musikisi üstadlarının TDK kurallarına uymayan fikirde ısrar etmeleridir. Tıraşçı, girişinde TDK kurallarına uyduğunu söylüyor, uymadığı birkaç istisnayı belirterek. Bence de uyulması gerekir. Çünkü terimleri sadece Arapça, Farsça bilenler kullanmayacak, herkes kullanacak. O halde terimler sözlüğünden beklenen, kişilere kelimenin etimolojik bilgisini vermek olmamalıdır. Etimoloji ile terim sözlüğü ayrı şeylerdir. Bu terimlerin artık Türkçeleşmiş kelimeler olduğunu kabul etmeliyiz. Bir metin yazarken hangi harfte ters, hangisinde düz apostrof olmasının bir önemi yok artık. Özel kelimeler tiresiz yazılırlar. Diğer yazım kurallarını da buna göre düşünmek gerekir. Müzisyen, pratik yoldan müzik terimini öğrenmek ister, imla problemi değil.
Tıraşçı, girişinde sözlüğünün 2135 terimden oluştuğunu yazmaktadır. Büyük iyi bir rakamdır. Sözlüğünden hareketle bazı çıkarımlarda bulunması isabetli olmamıştır, makam sayısı gibi. Çünkü araştırmalar göstermiştir ki, bazı terimler kaynaklarda veya kaynakların istinsahlarında yanlış imlayla yazıldığı için, sonraki araştırmacılar tarafından sanki öyle bir terim varmış gibi değerlendirilmesine sebep olmuştur. Bu durumun sonucu olmayan makam varmış gibi, olmayan usul varmış gibi terim sözlüklerine girmesi doğru değildir. Yanlışı devam ettirmektir. Mesela “Devr-i şami” diye bir terim yok, ama bir üstadın kelimeyi yanlış imla ile okuması, terimler sözlüğüne bunu alması, daha sonraki terimler sözlüklerinde de gerçekte olmayan bir terim taşınmış oluyor. Bu yanlışların ayıklanması gerekir, aksi halde yeni nesil yanlış terimleri taşımaya devam edecektir.
Tıraşçı, genel olarak araştırmaları dikkatlice takip etmiş. Terimlerin karşılıkları hakkında verdiği açıklamalar bunu gösteriyor. Mesela “ıstıhab” teriminin açıklamasında, nadir görülen “yaygın-düzen”, “yerel-düzen” karşılığını aktarması, çalışmayı yaparken terim önerisinde bulunanları da dikkate aldığını gösteren örneklerden biridir. Terimler konusunda yeni önerilerin dikkate alınması, sözlüğün değerini artıran özelliklerden biridir. Onlarca, yüzlerce terim Tıraşçı’nın sözlüğünde görülebiliyor.
Efendim, her çalışmanın özel bir değeri vardır. Terim çalışmalarının ise bir değil, üç-beş katı değerleri vardır. Çünkü yazar ilgilendiği terimlerin sadece müzik anlam alanıyla değil, edebiyat, dil, tarih, komşu dillerdeki anlam alanlarıyla da ilgilenmek zorundadır. Bu ise terimler araştırmaları en az beş kat değere eşit sayılır. Tıraşçı’dan terimlerin geliştirileceğine dair aldığım müjdeyi de sizlere aktarayım.
Yukarda başımdan geçenleri anlattım. Benim gibi çabaları sonuçsuz kalan, rahmetli olmuş onlarca müzik yazın sevdalısının olduğunu da biliyorum. Onun için bu tür terim çalışmalarının başarıyla tamamlanmasının önemi çok büyüktür. Sadece müzik araştırmacısının, müzikoloğun değil, edebiyatçının, dilcinin, tarihçinin, sosyal bilimcinin, sosyo-kültür tarihçisinin bu terimler sözlüğüne sahip olması gerekir diye düşünüyorum.
Bu memleket için canlarını feda ederek hizmet eden Anma yıldönümü olan Sarıkamış şehitlerine Allahtan rahmet dileğimle.