Efendim geçenlerde en çok atıf alan biliminsanları/bilgeleri listesinde İstanbul Medeniyet Üniversitesinden iki değerli bilge yer aldı. Kariyerleri boyunca yaptıkları çalışmalarına aldıkları atıflar sayesinde dünyanın en etkili iki bilge/biliminsanı oldular: Prof.Dr.Erkan Şahinkaya ve Prof.Dr.Abdülmecit Türüt.
Bu değerli iki bilgeyi tebrik ediyor, üniversitem ve ülkem adına gurur duyuyor ve başarılar diliyorum.
Bilge kelimesinin, biliminsanı, alim anlamında 2020 yılı uluslararası Türkçe Çalıştaylarında kullanıldığını gördüm.
Konuyu Türk müziği, ulusal müzikoloji açısından değerlendirirsek. Yıllardır Türkiyede müzikoloji ve müzikolojinin bilgi alanlarından biri olan Türk müziği hakkında araştırma yaparım. Akademik camiada bulunup üretim yaptığım süre 30 seneyi bulmuş.
Dünyada Türk müziği ile ilgilenen kaç bilge var? Üç-beş. Bunların birbirlerine atıf yapma oranları kaçta kaç? İhtimallere bir bakalım.
1-Yabancı dil sorunu olan yada sorunu olmayıp kendi dilinde yazmayı tercih etmesi nedeniyle birbirlerini tanıma, araştırmalarına atıf yapma şansı düşüktür. Bu sadece İngilizce bilmeyenler için değil, Türkçe bilmeyenler için de geçerli.
2-Ana başlık Türk müziği (veya orta doğu müziği) olsa da, her bir bilgenin ilgi alanı farklı olmasından ve ilgilendikleri araştırma alanlarının birbiriyle çakışma oranı düşük olduğu için birbirlerine atıf yapma şansı düşüktür.
3-Kendisini tanıtma ayrı bir uzmanlık alanıdır, bir akademisyenden bunu istemek, bunu becerip becerememesi bazı akademisyenler için düşük olduğundan, insanın tanımadığı kişilere atıf yapma ihtimallerini de düşürmektedir.
4-Yapılan araştırmasını ilgili platformlarda duyurup duyuramama becerisi bir desteklenme gerektirdiği için, akademisyene yeterince destek olmadığı zaman atıf alma ihtimali düşmektedir.
5-Türk müziği tarihi dünyanın hiçbir zaman birinci meselesi olmadığı (hatta Türkiyenin) için atıf alma şansı düşüktür.
6-Türk müziği tarihi alanında üretilen makalelerin biriktirildiği özel bir merkez ya da atıfların takip edildikleri bir merkez olmadığı için sağlıklı bir liste yapmak mümkün değildir.
7-Araştırma yapanlar bile kendilerine yapılan atıfları birkaç sene sonra (bu yüzden atıftan teşvik alamayan pek çok müzik alanı akademisyeni var), kendilerine basılmış metinler gelirse haberleri oluyorsa, Türk müziği tarihine atıflar henüz uluslararası atıf değerlendirmelerine girme ihtimali düşüktür.
Bu şartlar altındasınız. Dünyanın tıp gibi, ekonomi gibi alanları varken, Türk müziği tarihinde araştırma yapanların atıflar üzerinden en tanınmış bilge olabilmeleri ihtimali nedir? YÖK bile sizi tanımıyor, tanıyamıyor. Onlarca akademik müzik alanındaki çalışma tıp, ekonomi, tarih, siyaset alanlarına göre düzenlenen kurallarla değerlendirilip teşvik seçiminde eleniyor. YÖK’e önerim Türk Musikisi bölümleri akademisyenlerini süründürmeyin, değer vermeyecekseniz kapatın!
Bir taraftan 2020 Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası Konser Salonu’nun açılışında konuşan Sn.Cumhurbaşkanımızı dinliyor, umutlanıyorum; bir taraftan 30 yıldır karşılaştığım akademik muamelelere, değerlendirmelere, ötekileştirmelere, uygulamalara bakıyor ümitsizleniyorum.
2013 yılında Cumhurbaşkanlığı köşkünde teorisini temsil etme ödülüne layık görülen bir kişi olarak, 2017 yılında Sayın Cumhurbaşkanı Külliyesine davet edileceğimiz söylendi, sonra neden vazgeçildi bilmiyorum. Diyorum ki Türk müziği tarihiyle uğraşanlar yürüdüğünüz yolu yeniden değerlendirin. Bu yol, kendi ülkesinde bile ötekilenen çileli akademik bir yol. Bir gün düzelir belki.
Şeb-i Arus geliyor: 17 Aralık. Mevlana‘nın temsil ettiği aşk ve sevgi yolu, herkesi aydınlatsın. Nurlarla dolun. Yeni bir yıla nurlarla girin. Yeni yıla girerken, akademisyenlere hayırlı teşvikler; Türkiyeye ve dünyaya hayırlı seneler diliyorum.