Hafız Post güfte mecmuasındaki beste kayıtlarında hem Buhurizade hem Itri mahlası yazılmıştır. Bazı örnekler verilerek bu durum gösterilebilir. Örneğin nr. 155, 554, 670, 955 numaralı güfte kayıtlarında Buhuri ya da Buhurizade’ye ait beste oldukları; 289, 345, 363, 491, 492, 502, 510, 572, 611, 639, 663 numaralı güfte kayıtlarında ise bestelerin “Itri” ye ait oldukları Hafız Post tarafından yazılmıştır. Bu veriden hareketle Buhurizade’nin mahlas kullanmadan önceki ve sonraki besteleri böylece birbirinden ayrılabildiği ve “Itri” mahlasını 1660’larda kullanmaya başladığı söylenebilmiştir. Hafız Post’un bu eseri yazma zorunda hissetmesi ise aynı yılda Koca Osman’ın ölümünden dolayıdır.
Beste ve güftesi Itri’ye ait Hafız Post’ta bulunan bir beste kaydı vardır: nr. 924. Güftesinin Itri’ye ait olduğu İÜ Yazma No.9857’dan tespit edilmiştir; Seher Tetik tarafından yayınlanan ilgili yazıda da bu görülebilir.
Eskiden beri bir gelenek halinde Hafız Post güfte mecmuasında Buhurizade Mustafa Itri’nin yazdığı eserler olduğu kabul edilir. Ben de oturdum, acaba hangileri olabilir diyerek yazı analizi yapmaya çalıştım. N. Doğrusöz’ün yüksek lisans tezindeki Arapça ve Farsça güftelerle birlikte Hafız Post güfte mecmuasında bulunan Arapça, Farsça ve Türkçe güftelere numaralar verilmiştir. Aşağıdaki numaralar bu tezdeki kullanılan numaralara işaret etmektedir. Yazı analizinden çıkardığım sonuca göre Itri’nin yazısı olarak tahmin ve tespit edebildiğim bütün numaralar şunlardır:
Rast: no.6; Pençgah: 27, 28, 29, 32, 34, 36, 37; saba: 176, 198; Hüseyni: 249, 252, 343; muhayyer: 372; Kuçeksünbüle: 388, 389, 390, 391 (388-391 arası makam-ı Kuçeksünbüle’nin hepsi Itri yazısı); Neva: 426, 427, 428, 429, 430, 432, 433, 434, 435, 440, 441, 453; uşşak: 483, 484; Bayati: 513, 537, 548; acemaşiran: 641, 644, 645, Kürdi: 666, 669; aşiran: 718, 721, ırak: 734, 735, 740, 741, 742; Evc: 792; Segah: 863, 864, 865, 866, 867, 868, 869; bestenigar: 895; uzzal: 917, 918, 919, 920, 922; Hicaz: 932. Bunların Itri’nin talik yazısı olduğunu düşünüyorum.
Hafız Post’ta başlıksız olarak kaydedilmiş olup Hekimbaşı güfte mecmuasında Itri’ye ait olduğu kaydedilmiş olan besteler de vardır: nr. 176, 252, 695, 757, 784, 813, 819, 850, 883.
Hafız’ın bestesi olup da, Hekimbaşı güfte mecmuasında “beste-i Itri” yazanlar: nr. 109.
İşte buna benzer kayıtlar bize güfte mecmuaları alanında yeni bir araştırma ve değerlendirme metodu geliştirilmesini sağlamıştır. Bu metoda göre bir beste, güfte mecmuaları kronolojsine göre çoğunlukla ilk kaydedildiği kişiye ait olduğunu göstermektedir. Diğer isimler meşk ile aktaran kişilerdir. Bunun sağlaması XVII-XVIII.yy güfte mecmuaları üzerinden defalarca yapılmıştır. Ne yazık ki çok zor uygulanabilen bir metottur.
Bu yazımdaki incelemeden ne çıkacağını başlangıçta ben de bilmiyordum, hele şu sonuç hiç tahmin edilemez sonuçlardan biridir:
Hafız Post 1660 tarihinde yazdığı, yazmaya başladığı eserinde kuçeksünbüle makamında hiçbir eser kaydetmemiştir. 388 ile başlayan ve 391 numaralar arasındaki “kuçeksünbüle” makamında kaydedilen bütün müzik eserleri Buhurizade Mustafa ıtri tarafından kaydedilmiştir, çünkü onun yazısıdır.
Şimdi soru şu: “kuçeksünbüle” makamını o icat etmiş olamaz mı? Çünkü makam tablolarında bile görünmüyor. Araştırmalarım “sultaniırak” makamı konusunda da Itri’nin parmağı olduğunu göstermektedir.
Yukarıdaki sonuçlar kolay çıkarılmıyor. İğneyle kuyu kaz, ya da postun tüylerini say. Bir tadımlık şeker için torbalarca tahta ye: keçiboynuzu. İşte Türk müziği tarihinin tadımlık lezzeti. Böyle nadir bir zevki ancak Türk musikisi tarihini araştıranlar hissederler. Ama tarih araştırması böyle bir şey.
Üniversite adayları yetenek sınavları mevsimi başladı. Haydi müziksever öğrenciler, yetenek sınavlarına, yetenek avcılarına yeteneklerinizi gösterin.