Gündem konusu tam da benim Mustafa Itri’nin babasının adını açıklayacağımı ilan ettiğim zamana denk geldi.
Bazen diyorum ya bazı müzikolojik problemler Türk toplumuna özgü diye, işte onlardan biri bu konudur.
Cenaze marşı yerine Askeri Bando’nun segah tekbiri çalıp çalmaması konusu biraz eski, yani bir kaç yıllık bir konu ama, bir şehidin cenazesinde Askeri bandonun bu eseri icra etmesiyle gündeme tam oturdu.
Hemen birileri atıldı “çok güzel, yerinde pek ala”, bir kısmı ise “olur mu düşünmek lazım” dedi.
Bunlardan biri Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ömer Lekesiz. Bence haklı.
Mustafa Itri’nin 1633’te doğduğu, Eminönü Yenicamide eğitim gördüğü, 15 yaşlarında devlet hizmetine girdiği, hanende ve bestekar olarak ünlendiği, daha sonra Esirciler Kethüdası olduğu bilinmektedir. Itri hakkında arşiv belgeleri yayımlayan araştırmacı arşivci Talip Mert, bir bildirisinde kethüdalık tayini için ait olduğu sanat kolu ile bir ilgisinin olmamasına rağmen padişah fermanı ile tayin edildiği üzerine dikkat çekmişti. Çünkü padişah fermanı ile tayin olunanlar bir daha değiştirilemiyordu. Itri’de ölünceye kadar bu görevi yapmıştı. Hatta bu döneme ait “Mustafa Ağa” kaydına bile rastlanmaktadır.
Kethüdanın görevleri esirciler arasında meydana gelen anlaşmazlıkları esnaf arasındaki ilişkilerle çözümlemek, esirciliğin zamanın Osmanlı hukukuna uygun yapılıp yapılmadığını denetlemek (yani saraya yapılacak şikayetleri öncesinde değerlendirmek), esir alım-satım fiyatlarını denetlemek, esnafın haklarını korumak, yolsuzluk yapan esnafın cezalandırılmasını sağlamak, eğer ortaya çıkan problemi esnaflar arasında halledemezse, mahkeme kadısına baş vurarak halletmek, eğer bu yolla da halledemezse problemi İstanbul Defterdarlığına bildirmek, problemin çözülmesini sağlamaktı. Itri’nin buna ilave olarak esirciler esnafı ile saray görevlileri arasında iletişimi sağlamak gibi bir durumu da olmalı (müşteri, pazarlamaya yardım, şikayet çözümü vs. gibi). Esirciler esnafının sayıca artması kethüdanın işinin artması demekti. Fakat Viyana yenilgisinden sonra işin artması kadar azalmış olma ihtimali de vardır. Dikkat edilmesi gereken konu esirciler esnafının bazılarına göre Yahudilerden olduğu söylenirken, Y. Özkaya’nın kitabında ise “Hristiyan ve Yahudilerin esircilik etmesi yasaktı” (XVIII. YYda Osmanlı Toplumu, 2010, s. 83) denir. Mustafa Itri’nin adına muhtemel esircilikle ilgili Şer’iye Sicilleri’nde rastlanması gerekir, araştırılmalıdır.
Segah Tekbir, Itri’ye mal ediliyor, teberrüken kabul edilebilir. Çünkü Mustafa Itri Buhurizade daha 5-7 yaşlarında iken Evliya Çelebi, kaleme aldığı seyahatnamesinde segah tekbirden söz ediyor. Olabilir mi? Olabilir. Çünkü segah tekbirin basit melodi üzerine serbest olarak kurgulu olduğunu, onun muhteşemliğinin vurgusunda olduğunu bir çok müzik otoritesi belirtmektedir. Segah tekbir konusunda, 1662’de Mustafa Itri Buhurizade devreye giriyor. Bunlar Mustafa Itri Buhurizade Panoroması adlı eserde detaylı anlatılmıştır.
Ömer Lekesiz’in dikkat çektiği konu segah tekbirin “çalınmak için değil söylenmek için bestelenmiş” olduğu üzerinedir. Sonra başka açıklamalar geldi. Bunlar “segah tekbir, askeri marş için bestelenmemiştir. Yani askerin disiplinli yürüyüşüne uygun değildir, adımlarına uygun değildir. Bu durum, yani yürüyüş temposuna uygun olmaması icra ile yürüyüşü dengesizleştiriyor. Halk serbest yürüdüğü için yürürken söylemesinde bir dengesizlik olmaz, ama asker yürüyüşü olunca durum farklı” şeklinde özetlenebilir. Haklılar mı evet.
O halde ne yapmak lazım?
Konu Haber Türk yazarı Murat Bardakçı tarafından 18 Nisan 2016, da geçen hafta 14 Eylül 2017’de Göktan Ay tarafından dile getirildi. Fazla söze hacet yok.
Ben geçen hafta Mustafa Itri Buhurizade’nini babasının adı ile ilgili bir açıklama yapacağımı yazmıştım.
Rauf Yekta’nın Itri yazısından bu yana neredeyse bir asır geçti. Bugüne kadar hiç bir araştırmada Mustafa Itri Buhurizade’nin babasının adının yazılmamış olması tespit edilemediğine işaret etmektedir, buraya yazacağım bilgiyi daha önce yazan araştırmacıya ben rastlamadım. Demek ki kaynaklardan biri gözden kaçmış.
İşte geçen haftanın cevabı: Mustafa Itri Buhurizade’nin babasının adı “Mehmed”tir.