Öldükten sonra insanın kıymetini bilmek adaletin göstergesi sayılır mı? İngiltere Almanya ile I. Dünya savaşında, Alman şifreli mesajlarını çözmek için matematikçi Alan Turing’den yararlandı. Şifre çözmek için bir makine/ ilk bilgisayar temelli olasılıklar makinesi Enigma yapıldı (1920), sonra geliştirildi. Bu sayede Alman şifreleri çözüldü ve Almanya yenilgisinde önemli bir katkı sağlayan bu bilim adamı önce suçlanarak hapsedildi. Sonra uzun süre devlet sırlarını ifşa eder korkusuyla gözaltında yaşadı. Buna dayanamayan Alan Turing 1954’te siyanürlü elma yiyerek intihar etti. Ölümünden 70 yıl sonra 2014 yılında Enigma adında bir filim ile onun anısına bir hatıra film yapıldı, filmde enigmanın bulunuşu ve devlet-millet-savaş ilişkisini sorgulayan sahneler de yer aldı. İngiltere bu filmle iftira attığı bilim adamından özür dilemiş onun kıymetini onaylamış oldu. Bu adalet mi?
Müzikoloji de adalet konusunu işleyen müzik eserlerini bir gözden geçirmeli. Toplumsal değerlerin (müzik, adalet gibi) korunmasını istiyorlarsa, müzikologlar adalet fikrini işlemeli, hatta bilimsel yaklaşımları ile bunu bizzat göstermeleri gerekir değil mi? Öz eleştiri yaparsak, bir makam veya menfaat uğruna adaleti terkeden, adaleti satan müzikologlar, müzikolog sayılmalı mıdır?
Aman dikkat, önce kendimize adaleti uygulayalım, adalet duygumuzu ve bakış açımızı geliştirelim, sonra başkalarını ihmal etmeyelim. Bırakın ölümden sonra gelen adaleti, geç gelen adalet bile toplumsal adalet değildir.
Müzikoloji mesleği içinde, müzik ve toplumsal değerleri ele alan "müzik sosyolojisi" dalı olsa ne iyi olur.
Ben konuyu önerdim, hareket etmek isteyen varsa bir adım atsın…