Bilimde hizmet ödülü Yüksek Öğretim Kurumunda belirlenmiştir. Doktora sonrası Doçentlik, ardından Profesörlük. Fakat ne yazıkki 1990’lı yıllardan sonra araya bir yabancı dil zorunluluğu konulunca bu unvanlar neredeyse bir bilim akademik veya bilim ödülü olmaktan çıktı, bence. Faydası olduğunu inkar edemeyiz ama bazı alanlarda zararı olduğu kesin. Artık akademik unvanlar bilime hizmet ödülü alanlarla yabancı dil sınavını geçenler arasında maalesef kayboluyor. Bu konu çok yazıldı. Aynı konuyu sık sık dile getirenlerden biri de Göktan Ay, geçenlerde bir yazısını bu konuya ayırmış (internethaber, 11 Nisan 2017, “YÖKDİL ve Y.Doç.Dr.ların acil neşter beklentisi” başlıklı yazısı).
Bugün burada bu konuda sıkıntısını hiç dile getirmeyen gerçek bir bilim adamından söz edeceğim. Kendisini yıllardır tanırım. Müzik bilimine hizmet edenlerden biridir.
Tanışıklığımız 1987 yılına uzanır. Ben o zamanlar yüksek lisansa bile başlamamıştım. Yüksek lisansa başlamaya karar verdiğim ve sınava girdiğim sene İngilizce sınavı konuldu ve ben İngilizce sınavıyla yüksek lisansa başlayan nadir kişilerden biriyim.
Marmara Üniversitesinde uzun yıllar görev yapan Nuri Özcan hocamız için birçok şey yazılabilir. Arzu eden CV’sini bulabilir. Ama ben onun bilimsel çalışmalarına dikkat çekmek istiyorum. Bu yüzden birlikte çalıştığımız İslam Ansiklopedisi hizmetinden başlayacağım. İslam ansiklopedisinin müzik ilim heyeti başkanlığını yaptı yıllardır. 1983’yılında Türkiye’de müzik alanında ilk doktora yapan üç kişiden biridir. Diğerleri Ruhi Kalender ve Ali Uçan. Bunlardan sadece Ali Uçan profesör oldu. Diğer ikisi Yardımcı Doçent Doktor unvanlarıyla kaldılar, emekli oldular.
Nuri Özcan hocamız dini musiki alanında doktora yaptı. Ve o doktorayı bitirdiği sene Yabancı dil zorunluluğu getirildi. Bir taraftan iyi insan olmak, bir taraftan akademisyen mesleğini yapmak, öğrenci yetiştirmek, yaşama mücadelesi, bir taraftan sosyal faaliyetler, mesleki faaliyetler, bilimsel faaliyetler derken, yıllar üstünde yıllar geçti. Birçok kişi Nuri Özcan hocamızdan yüksek lisans ve doktora tezlerini bitirdi, doçent ve profesör oldular. Bir sohbetimizde açılan bir doktora programı nedeniyle o zamanın şartlarında ödeneksiz bir yıl İstanbul’dan Kayseri’ye ders vermeğe gittiğini anlatmıştı. Nuri Özcan hocamız Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’inin müzik maddeleri ile ilgilendi. 1987’den 2013’e kadar. Ansiklopedi bitinceye kadar yaklaşık yirmi beş yıl süren bir müzik bilimi bayraktarlığını yaptı. Milli Müzikolojinin bayraktarlığını.
Ansiklopediye alınan her Türk müziği ile ilgili maddeyi tek tek kontrol edip, eksikliklerini görmek ve gidermek, o yılların imkanlarıyla İslam Ansiklopedisine yakışır bir biçime dönüştürmek kolay bir hizmet değildir. Dengeleri gözetmek ve zamanın ustalarıyla dostluğu devam ettirerek onlarca müzik maddesini bilimsel açıdan tetkik etmek. Neredeyse bu işi tek başına yaptı. Her maddede adı yoktur ama her maddede görünmeyen ve bilinmeyen büyük bir emeği vardır. Yirmi beş yıl, yani çeyrek asırlık bir bilim hizmeti. Yani Nuri Özcan hocamız hem yazdığı maddelerle, hem redakte ettikleriyle, hem ikmal ettikleriyle, tashih ettikleriyle, yetiştirdiği onlarca öğrencisiyle bir profesördür, bir müzik bilimi kahramanıdır. Halen aktif olarak İstanbul Medipol Üniversitesi Müzik Bölümü öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.
Ankara’daki Müzik Eğitimi Çalıştay’ında birlikte idik. Birlikte topluca yemeğe giderken bir genç yanaştı ve bana bir doktora konusu aradığını söyledi, hemen teklif ettim: Türkiye’de Müzik Ansiklopediciliği ve Nuri Özcan’ın Yeri. Şimdi o gencin bu konuyu seçip seçmediğini bilmiyorum, ama konu arayanlara buradan öneriyorum.
Geçen hafta bahsi geçen Çalıştay’ın bizdeki oturumunda konuşulanlardan bazı tespitler yazacağımı yazmıştım, işte merak eden arkadaşlara bir kaç tüyo, burada yazdıklarım oturuma katılanların ortak fikirlerinden oluşan bir rapordan alıntıdır: Müzik arşivleri birliği, Milli Konservatuvarlar, Türk Tarih Kurumu gibi bir müzik araştırma enstitüsü kurulmalıdır (Umarız bunu Müzik Üniversitesi yapar), Müzik eğitiminde ikiliğin kalkması, Türk Müziği Eğitiminde ortak repertuar oluşturacak notaların birlenmesi, Türk Müziği eğitiminde makam okumaları, Bilimsel Türk müziği tarihinin yazılması, Müzik Eğitimi ve istihdamın planlanması, Uluslararası Türk Müziği yarışmalarının düzenlenmesi, Özel Şirketlerin Türk müziğini desteklemeleri için özendirilmeleri gerektiği, Türkiye’de bir ulusal ve uluslararası müzik politikası geliştirilmesi, ivedilikle nazariyat konusu halledilmeli ve Uluslararası ortak bir teksesli müzik teorisi ortaya konulmalıdır.
23-24 Mart 2017 Müzik Eğitimi Çalıştay’ın oturumlarını takip etme fırsatı bulamadım ama Nuri Özcan hocamızla kulislerde sık sık beraber oldum. Sohbet ettik eski günleri andık. Çalıştay’ın son oturum başkanlığı kendisine verildi. Çok isabetli bir karardı. Hemen hemen son oturumda bulunan bütün profesörlerin katıldığı şu cümleler bir kaç konuşmacı tarafından samimiyetle ifade edildi “Siz bizim gönlümüzde profesörsünüz”. Onlarca akademisyenin ve dinleyicinin önünde bir gerçek ifade edildi. Şimdi bu gerçeğin geç de olsa yerini bulması lazım.
YÖK üyeleri, devlet büyükleri, elinde yetki olan kim varsa, bu Türk müziği biliminin kalem kahramanına bir Cumhurbaşkanlığı Ödülü yakışmaz mı? Evet açıkça öneriyorum Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri içinde Müzik bilimine hizmet ödülü Yrd. Doç. Dr. Nuri Özcan hocamıza verilmelidir.