15 Haziran akşamı Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in verdiği iftar resepsiyonunda ben de vardım. Epey kalabalıktı. Benden başka İskender Pala, Uğur Derman, Çiçek Derman, Hasan Çelebi, Ahmet Kutluhan, İlyas Çelebi, Ali Tan, Sami Dural, Zeki Kuşoğlu gibi daha niceleri gelmişlerdi. Her birisi alanında “Kültür kanaat önderleri”. İftarın amacı, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’in konuşması ve duyurusuyla “Klasik 7 sanat yarışması” organizasyonunun başlangıcını haber vermek oldu. İftarda uzun süre kalamadım, ama ana tema Klasik 7 sanat yarışması idi. Nedir Klasik 7 sanat: hat, tezhip, minyatür, kat’ı, ebru, çini ve ciltçilik yarışması. Ödül dağıtımının ilki Haziran 2015’te yapılmış, 7 klasik sanat ödül sahiplerini bulmuştu. 2016’daki yarışmanın startı bu iftarla verilmiş oldu. Üsküdar Belediyesi Başkanı Hilmi Türkmen’in sanata verdiği değeri göstermiyor mu? Bir “fehm-i muhsin” örneği.
Ancak müzikle ilgilenen biri olarak dikkat ettim.
Aralarında klasik müzik yok. Garib değil mi? Klasik Türk müziği.
Oysa bütün bu sanatların arasını birleştiren yapıştırıcı sanat Klasik Müziktir. Çünkü sayılan 7 sanatın zirvesi, Klasik müziğin de zirvede olduğu 17. Yüzyıldı. “8. Klasik Sanat Ödülü” fena olmaz.
Üstelik bir klasik Türk müziği şövalyesi olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Ali Tan yemekte idi. Eminim birçok kişi gibi Ali Tan hocamız da bu Klasik sanatlar içinde müziğin yerinin ayrı olduğunu ve Klasik sanatlara sahip çıkan Üsküdar Belediyesinin Klasik müziğe de sahip çıkmasını isteyeceklerdir. Şüphesiz Doç. Dr. Ali Tan hocamızı yemeğe davet etmek bile Klasik Türk müziği sanatına verilen değeri göstermektedir.
Bütün sanatlar gibi Klasik müzik sanatının önemli bir vizyon olduğunu ilk anlayanlardan biri Farabi, diğeri Urmevi’dir. Her ikisi de müzik üzerine bir kaç kitap yazmak ihtiyacını hissetmişlerdir. Her ikisi de Türk, Türklerin müzik sanatına verdikleri iki değerdir, iki “fehm-i muhsin” sahibi müzik teorisyenidir.
Müzikolojide “sanat” teriminin ve kavramının ayrı bir yeri ve değeri vardır.
Müzik sanatı kavramının anlamı hakkında çok çeşitli temel fikirlerin birbirine karıştığı ve farklı temellere dayanan müzik sanatı örneklerine bakarak karar vermemek lazım. Özellikle, şu günlerde Klasik Türk Müziği denince aklınıza “Itri’nin tekbiri ve salası” gelsin. İşte Klasik Türk müziğini ve anlatmanın en kestirme yolu bu. Bugünlerde her teravihte okuduğumuz kaideli salavatlar aklınıza gelsin. Fehm-i muhsin sahibi iseniz ne demek istediğimi anlamışsınız demektir. Fehm-i muhsin nedir? Birazdan açıklayacağım.
Müzik sanatının “ilahi ilimlerden” olduğunu ünlü sufi Muhyiddin Arabi eserlerinde bir kaç kez yazmıştır. Bu cümleyi onun kitaplarından okumuş olmakla birlikte hala bu konuda Muhyiddin Arabi’nin fikirlerini bize aktaran bir çalışma yapılmamıştır. Muhyiddin Arabi ve onun müziğe verdiği değer bir “fehm-i muhsin” göstergesidir.
Müzik biliminin/ Müzikolojinin şerif bilimlerden oluşu müzik sayesindedir. Müzik sanatına verilen değer Mevlevilerin müzik, zikir, semayı bir arada yapmalarından anlaşılmaktadır. Ancak günümüzde müzik kadar müzikolojiye de değer veriliyor mu? Merak ediyorum.
Türk müziğinde bir “fem-i muhsin” terimi vardır. Türk Müziği Ses eğitimcileri bu terimi iyi bilirler. Kelime anlamı “düzgün ve doğru okuyuşu olan ağız” demektir. Mesela İngilizce öğrenmek istediğimizde bize hep spikerlerden veya İngiliz asıllı İngilizce eğitmeninden öğrenmemiz istenir ya onun gibi bir şey, resmi telaffuzunuzun düzgün olması için yöntemdir. İşte bunun için Türk müziği “fem-i muhsin”den öğrenilmeli. Fakat her kes için gerekli olan bir başka şey daha vardır: “Fehm-i muhsin”, yani iyi kavrayış, güzel kavrayış, güzel anlayış.
Eğer fehm-i muhsin özelliği yoksa kişiye laf anlatamazsın. Bu kişi isterse eğitimli olsun. İnsanın hayatı boyunca kazanması gereken özelliklerden biri de “fehm-i muhsin” olmalı. Fehm-i muhsin sahibi olan kişiler “değer” bilirler, tıpkı kuyumcu gibi. Hep deriz ya “cahil” diye, ya eğitimli insana ne diyeceğiz: “Fehm-i muhsin yoksunu”.
Çağdaş Müzikolojinin vermek istediği özelliklerden biri de müzisyene veya müzikoloğa “fehm-i muhsin” özelliği kazandırmak olmalı: Güzel anlayış, iyi kavrayış özelliği. Güzel anlayış özelliği olmayan insan müzikteki güzelliği, estetiği, sanatı göremez. Fehm-i muhsin kişinin kendisini geliştirmesi için gereken en önemli özelliklerden biridir. İnsanın hayatta iken kazanması gereken özelliklerden biridir. Kişiye “fem-i muhsin”i müzik eğitimiyle verebilirsiniz ama “fehm-i muhsin” özelliğini ancak kişinin kendisini eğitmek istemesi, bu özelliği kazanmak istemesi ve estetik bakış açısı kazandıran bir müzikoloji eğitimiyle verebilirsiniz.
Hepimiz müziğin kalitesinin düşmesinden şikayet ederiz. Kalitesi düşen müzik kirli müziktir. Kirli müziği iyi bir müzikoloji eğitimi ve “fehm-i muhsin” ile ayırt edebilirsiniz. Herkes müzikoloji eğitimi alamayabilir ama “fehm-i muhsin” özelliği kazanabilirsiniz. Fehm-i muhsin “değer”i doğru takdir etmenizde yardımcı olacaktır.
Gazi Üniversitesi Rektörlüğü bu yıl “Uluslararası Yayın Teşvik Ödülleri” dağıttı.
Bu ödüle başvuranlardan biri de bendim. M. Greve’nin editörlüğünü yaptığı Writing the History of Ottoman Music (2015) adlı kitapta bir makalem yayınlandı. Hemen belirteyim, Almanya’da basıldı ve makalelerin hepsi İngilizce.
Gazi Üniversitesi Rektörlüğününün “Uluslararası Yayın Teşvik” uygulamasından. 08.03.2016’da büroya baş vurumu yaptım, kabulde karşılaştığım endişeli ifadeler: “Efendim biz şimdiye kadar böyle bir uygulama yapmadık. Bugüne kadar Türk müziğiyle ilgili hiç bir makalenin Uluslararası Yayın Teşvik Bürosuna başvurusu gelmedi. Kabul edileceğini sanmıyorum”. Memurun dediği çıktı. Komisyon değerlendirmeye uygun görmemiş. 20.06.2016’da büroya uğradım ve gerekçe sordum. “Yazılı gerekçe yok, ama SCI’da yer almamış” dendi.
Birincisi Başvuru Şartlarında Belirtildiği gibi bu makale, bir kitap içinde yayınlanmıştır, dergi değildir, SCI’da yer alması mümkün değildir. İkincisi başvuru kitap içinde makale kategorisinde yapılmıştır, bu makale Türk müziği ile ilgilidir ve yayınlanması nadir olaylardandır. Bu kitabın Book Citation Index kapsamına girmesi bir kaç yılı alabilir (kitap için aranan şartlardan biriydi), dolayısıyla 2016 kayıtlarında bulamayabilirsiniz, kayıtlardan daha çok belgelerime bakmak zorundasınız. Fen veya Tıp kitapları gibi değil ki hemen indexlere girsin, nitekim indexte yok, indexe girmemiş. Ama, online bakarsanız Amazon’da satışta görebilirsiniz. Gitti bizim bütün çabalarımız. Her zaman ne diyoruz: İngilizce çok önemli! Uluslararası yayın çok önemli! Bunların hepsi belgelendi ama belgeler “fehm-i muhsin” özelliği vermiyor ki.
İşte Türk müziğine verilen değer, işte “Fehm-i muhsin” anlayışının gerekliliği.