Müzikolojik gelişmelerden anında haberdar olmak zor. Bunu bir de Yükseköğretim Kurumu anlasaydı Akademik teşviklerde müzik alanına uygun kriterler çıkarırdı eminim. Tıpla aynı statüdesiniz denir ama akademik değerlendirmede şartlarımız Tıpla aynı değil, özellikle Türk Musikisi/Müziği araştırmaları alanı.
Konumuz Meragi ve Camiul-elhan adlı eseri. Müzikolojik gelişmeden kast ettiğim ise BABAK KHAZRAİ’nin edisyon kritik metotla yapılmış eserin Tahran 2009 (hş.1387 Tabistan, ISBN: 978-064-2986-64-4) yılındaki baskısı. Bu baskıdan, birkaç yıl önce, 2016’da haberim oldu ve bugünlerde elde edip inceleme şansını elde ettim. Babak Khazrai’nin yazdığı bir makalenin tercümesi dolayısıyla Türkiye’de ilk defa akademik camiada adı duyuldu. Takip edebildiğim kadarıyla Babak’in Cami adlı baskısını Türkiye’de tanıtan bir yazı yayınlanmadı. Oysa onun yaptığı iş Meragi hakkında çalışanlar kadar Dünya veya Türk müzik teorisi tarihi çalışanlar için de, Meragi hakkında sağda solda konuşanlar için de önemlidir.
Defalarca yazdım, bu tür eserlerin bütün nüshaları üzerinden önce bir edisyon kritik yapılmalı, sonra tercüme edilmeli, aksi halde hatalardan ve eksikliklerden kurtulamayız. 100 yıl önce Meragi’nin Kenzul- elhan eserini arayan Rauf Yekta’yı hayırla analım ve devam edelim. Müzik tarihinin boşluklarını doldurmada mutlaka yapılan çalışmaların bir yeri var, hatta hataların bile. Sorun bu hatalar yaygınlaştıktan sonra düzeltmesi uzun zaman alıyor olmasıdır. Fakat her halde bu Akademik hayatın kaçınılmaz bir durumu. Nitekim Türkiye’de de Meragi’nin eserleri üzerinde çalışmalar, tercümeler yapılmıştır.
Babak, bu yayında dünyada bir ilki gerçekleştirmiş. Cami’nin yazmalarını dikkate alarak ortak ve sağlıklı bir metin elde etmeye çalışmış, dipnotlarla farkları belirtmiş, tarihlere dikkat etmiş. Kendisine yardımcı olan bir çok kişiye önsözde teşekkür etmiş, ölenleri saygıyla anmış.
Babak bu eseri yayınlarken Cami’nin dört nüshasından yararlanmış: 1-808 tarihli Bodleian no.282, yazar nüshası (B), Meragi mühürlüdür. 2- Safer 818 tarihli NO nüshası, 3644, yazar nüshası (N.1), Meragi mühürlüdür. 3- Şahruh için yazılmış NO nüshası, 3645 ve 3646 ve 3649 ve 3650 numaralarıyla (N.2) kayıtlı nüsha, 4- Melik Kütüphanesi no. 2 / 6317 nüshası (N.M), daha geç tarihte yazılmış bir nüsha.
Babak’e göre 1 nolu B nüshası yani Bodleian 282 nolu Cami 808/1405’de yazılmaya başlanmış, 816/1413 tarihinde bitirilmiş. Yani ona göre Meragi’nin bu eseri yazması tam sekiz yıl sürmüş.
Babak’in dikkate aldığı nüshalardan sonuncusu Tahran Melik yazması, Kenzül-elhan adıyla kaydedilmiş, ama öyle olmadığını bundan beş yıl önce, konuyu bana getirenlerden elde ettiğim nüsha üzerinden yaptığım inceleme ile yine bu köşeden 6 Nisan 2015’te duyurmuştum. Babak de bu yazmayı Cami nüshası olarak edisyon krtitikte göz önünde bulundurmuş. Bu nüsha daha geç bir tarihte istinsah edilmiş, Meragi’nin 12 Haziran 1435 ölümünden çok sonra yazılmış. Fakat bir önemli noktaya dikkat çekiyor: Meragi bu nüshanın yazıldığı sırada 58 yaşında olduğunu yazmış. Ama bu nüshanın esas aldığı Cami yazması ortada yok, tarih yok. Ayrıca bu nüsha kayıp bir Cami nüshası olduğuna da işaret ediyor.
Babak bu edisyon kritik çalışması sırasında edindiği önemli çıkarımlarını önsözde paylaşmış: 1-Meragi’nin yaşı konusunda verdiği bilgilerden onun doğum tarihi hakkında yeni bir tahmini öneride bulunuyor: h.757-758/1357. 2-h.816/1413 yılında çocukları Abdurrahman ve Abdürrahim 12 ve yedi yaşında idiler. Buna göre geriye doğru hesaplandığında Abdurrahman’ın h.804/1401-1402 yılında; Abdurrahim’in de h.809/1406-1407 yılında doğduğunu tahmin ediyor. 3-Abdülaziz Meragizade’nin doğum tarihini belirtiyor: h.Muharrem 816/1413. 4-Meragi, h.778/1376 yılında Ramazanda Tebriz'de nevbet yarışmasını kazandığını Cami adlı eserinde belirtiyor. 5-Meragi’nin Timur’un oğlu Miranşah’ın hizmetinde iken onun cezalandırmasından korkarak h.802/1399 yılında kaçtığını ve Bağdad’a Sultan Ahmed’in yanına gittiğini, daha sonra gelip Timur’a teslim olduğunu, Timur’un onu affettiğine inanıyor.
Babak’in Cami baskısında, hadislerin de yer aldığı Mukaddime, 12 bab ve Hatime’den oluşan (Mecalis’in de içinde bulunduğu) Camiül-elhan metni, tashih edenin önsözünden sonra sayfa 1-460 arasındadır. Babak her bölümün dipnotlarını ilgili bölümün sonunda veriyor. Cami metninin sonunda sayfa 461-501 arasında yazmalardan sayfalar, sayfa 501-505 arasında Babak’in kullandığı kaynakça eserler, sayfa 505 den itibaren Arapçadan Farsçaya müzik terimleri sözlüğü (s.505-510), müzik terimleri indeksi (s.511 vd), isimler indeksi (s. 522 vd), ardından Arapça ayet, hadisler, deyimler, şiirler (Mecalis harici) indeksi (s.525-526). Baskının en sonunda tashih edenin girişinin İngilizcesi de var (s. iii-xi).
En çok dikkat çeken noktalardan biri Mecalis bölümüdür. Taki Biniş bu kısmı ayrı bir basım yapmıştı. Babak, bu bölümün Cami’ye ait bir bölüm olduğunu, Mecalis öncesinde ve sonrasında Cami’deki konu anlatımlı fasıllardaki devamlılıktan hareket ederek ortaya almıştır. Ancak kullandığı iki nüshada bulunmayan sadece iki nüshasında görülen Mecalis’in aralarında farklar bulunduğuna da dikkati çeker. Cami’nin bazı nüshalarında olmaması Mecalis’in, Taki Biniş gibi ayrı bir eser gibi değerlendirilmesinin yanlış olmadığına işaret eder. Üstelik her Meragi eserinin edisyon kritikle bir ortak metin haline getirilmesi de ne kadar doğru?, özellikle aralarında büyük metin farkları varsa: Makasıd lis-Sultan Şahruh ve Makasıd lis-Sultan Murad adlı eserleri gibi.
Edisyon Kritik yöntemiyle bu tür eserler üzerinde çalışmaların ortak bir metin çıkarılmasında, eserin ortak bir metin üzerinden değerlendirilmesi açısından çok önemli bir yeri vardır. Fakat bir de farklı metinlerden oluşan nüshaların bir ortak metin haline getirilmesinde zararı olduğu anlaşılıyor, bu edisyona göre soru: Cami adlı eser kimin için yazıldı? ve ne zaman yazıldı? nüshalardan birinde var olup diğerlerinde var olmayan yazarın fikirleri için Cami adlı eserde şu bilgi var demek ne kadar doğru? Nitekim Babak nüshalar arası bazı metin farklarını dipnotlara taşımak zorunda kalmıştır. Buna benzer bir metot Meragi’nin Son Müzik Eseri (2018) adlı tercüme yayınımda ben de yapmıştım, ama yöntem sorgulanabilir. Dipnotlardaki bilgiler ihmal edilmemelidir.
Bu yazım aslında "Meragi ve Pandemi" hakkında olacaktı, bilindiği üzere Herat’ta veba salgınından 12 Haziran 1435’te öldüğü için. Vefatı pandeminin sonlarında oldu.
Babak Khazrai’yi, bu çalışmasından dolayı, Müzikoloji camiası olarak tebrik ederiz, beni bilgilendirdikleri için de ayrıca teşekkür ederim. İşte Evde Kal Çağrısına uymanın bana kazandırdıklarından biri.
Evde Kal Türkiyem.