Müzikolojinin gelişimi için doğru kaynakların doğru tercümeleri kadar, doğru terimlerin kullanılması da önemlidir.
Geçenlerde bir eposta aldım, Robert Reigl’ın e-postası bana Müzikoloji Bölümünün yıllardır bölüm başkanlığını yapmış olan Prof. Şehvar Beşiroğlu kanalıyla geldi. Kendisine teşekkür ederim.
Robert Riegle, bize Batı müziği, Onikiton müziği, Avrupa müziği olarak tanımlamaya çalıştığımız bir müzik türü için kullanılabilecek “EUROGENETIC MUSİC” terimini öneriyor.
Önerisinin gerekçelerini açıklamak için bir özet göndermiş.
Özette “Eurogenetic, Avrupa kaynaklı bir müziğe işaret eder” diye önerdiği terimi açıklayarak başlamıştır. Devamında “daha çok Avrupa, Eurocentric, non-Eastern veya pan-European” terimleriyle kastedilen müzik için 2004 yılında ortaya attığını söylüyor.
Gerekçesi Avrupa merkezli bir müzik için salt “müzik” terimi kullanmanın sakıncalı olması (Roman Jakobson tarafından belirtildiği gibi), onun yerine “baskıcı olmayan, modern, ve daha doğru bir terim” önermek istemesidir. Terim hakkında 1983’de Bruno Nettle’in de eğitimde yanlış terim kullanılmasının sakıncaları ve eleştirisinin olduğuna değiniyor.
Bu terimi 2004 yılından beri kullandığını, birçok öğrencisinin ve meslektaşının bu terimi benimsediğini ve kullandığını özetliyor.
Kullananlar arasında bir hayli isim var. Verdiği isimler arasında Türk, Avrupalı, Arap, Hintli müzik yazarları ve makalelerin yayınlandığı müzik dergileri, bu terimin kullanıldığı makaleler ve bildiriler özette sıralanmıştır. Bu arada “western” terimine yapılan eleştiriler içinde birkaç makale sıralamış.
Robert Riegle’ın “Western music” veya Türkçesiyle “Batı müziği” terimine karşı olduğu anlaşılıyor. Yazar haklı mı? Haklı. Pek çok Türk müzikoloğunun karşı olduğu gibi.
Robert Riegle kimdir? Etnomüzikolog. Saksofonist ve besteci. 2002 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İleri Müzik Araştırmaları Merkezi’ne katılmış. Öncesinde üç yıl Papua Yeni Gine’de Serieng köyünde üç yıl etnomüzikoloji araştırması yapmış. 2005’te Türkiye’de “dengbej” müziği ile ilgilenmiş. İstanbul’da “Islak Köpek ve Hoca Nasreddin” grubuyla icralar yapıyor. Diğer çalışmaları ve kısa özgeçmişi MİAM Akademik kadrosu online sayfasında görülebilir.
Şimdi dönelim “Eurogenetic music” terimine, birçok meslektaşın bu terimi kullandığını” zaten kendisi özetinde belirtiyor.
Batı ve Doğu kültürlerinin tanımlanmaya ve Dünya tarihinde yerlerini tespit etmek için başlayan bu terimlerin ortaya çıkışı XIX. Yüzyılın sonlarında başlar. “Western music” ve “Orient music” terimleri kullanılmıştır. XXI. Yüzyılda bile bu terimleri kullanma ihtiyacı hissedenler olabiliyor. Sorun bu terimler hatalı mıdır? Hatalıysa yerlerine hangi terimler kullanılmalıdır?
Yaklaşık 100 yıldır, hatta 100 yıldan biraz daha fazla müzikologlar ve müzikolojiyle ilgilenen yazarlar bu terimlerin yanlışlığı hakkında birleşiyorlar, veya daha doğrusu yanlışlığı konusunda ciddi endişeleri var. Bu konuda pek çok yazı yazılmıştır. Doğru terim için de bir çok öneri yapılmıştır. Bazen bu öneriler yazarların kendi makalelerinde kullanarak, bazen açıkça müzikoloji alanına öneride bulunarak yapılmıştır. Çünkü doğru terim ileri sürmek aynı zamanda bir özgün fikirdir. Doğru terimi kullanmak akademik gelişimin göstergesidir. Fakat ne yazık ki doğru terimlere ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. Eğitim veya erişim kolay olmuyor. Terimlerin neden ve niçin eleştirilerini yapan yayınlar yok, sadece terim söz lükleri var. Oysa akademik gelişim için bir terimin gerekçelerini detaylarıyla yazmak gerekiyor.
İşte bu türlü makaleler veya kitaplar bir sonraki yetişen akademik nesle yol gösterebilir.
Terim sözlüklerinin amacı, genellikle bir bilim alanında kullanılan, gündemde olan terimleri, yazarın, müzikoloji alanında genellikle yazarın kendi fikirlerini yansıtmaktadır. Belki de yapılması gereken bazı temel kurallar konulmasıyla işe başlamak lazım. Ancak bu temel kurallara siyaset ve duygusallık bulaşınca işler değişiyor. Bazı yazarlar açıkça taraf olduklarını belirtiyorlar. Çünkü bazen bilimsellikle bir işin üstesinden gelinemeyebiliniyor. Müzik terimleri de böyle. Hep övünülen bir sözdür: “Eurogenetic müzik, terim konusunu halletmiş; halletmiş kardeşim adamlar”.
Oysa daha bu makaleye başlık olan “Eurogenetic” kelimesi bile Avrupalı müzikologların bu işi halledemediklerini gösteriyor.
Çünkü terim işi zor bir alandır, özellikle gelişen sosyal alanlarda, özellikle bir yüzü Avrupa müziğine bir yüzü kendi tarihimizin derinliklerinde olduğu gibi yakın komşularla olan ortak müzik kültürümüzün müzikoloji alanı gibi.
Müzik alanında terim problemini Hüseyin Sadettin Arel, Musiki Mecmuası’ndaki makalesinde çok güzel dile getirmiştir. Bu makale Müzik Terminolojisi derslerimde ilk okuttuğum makalelerden biridir. Ancak elbette terim problemi aşılmalıdır. Ama nasıl? Terim sözlükleriyle olabilir mi?
Robert Riegle’ın “Eurogenetic music” terimi bir öneridir. Önemli bir öneridir. Listede adı geçen bilim adamları tarafından kullanılan ve benimsenen bir öneridir.
Bu “Eurogenetic music” terimini Türkçeleştirirsek “Avrogenetik müzik” şeklinde kullanmamız gerekmektedir. Her ne kadar terimlerin olabildiğince tek kelime olmasını tercih ediyorsam da yine önerilen terim “Western music” terimi gibi iki kelimeden oluşuyor. Avrogenetik müzik teriminin anlamı ise “Avrupalıların veya Avrupa kökenli kişilerin genlerinde var olan bir müzik türü” anlamında anlaşılıyor olacaktır. Bu terimin kullanım önerisi zaten yazar tarafından 2004 yılında yapılmış ve o yıldan sonra bazı yazarlar tarafından kullanılmaya başlanmış. Fakat kelimeyi daha da kısaltıp “Euromusic” yapsak nasıl olur?
Bu köşede müzikoloji ile ilgili alana bir terim önerisi yapılmış onu duyurmak istedim.
Müzikoloji alanında yeni önerilere ve yeni çalışmalara belki ışık tutar.