Türk Müziği çalgıları ve şiir, ilişkisinde Göktan Ay danışmanlığında Divan Edebiyatı Şiirlerinde Çalgılar konulu bir tez yapıldığından bu yana epey zaman geçti. Bu çalgılardan biri olan ney hakkında G. Zavotçu (TAED, 2009), Fatih Koca (Dini Araştırmalar, 2002), Neşe Can’ın makalelerini (Gazi Eğitim Fak.D, 2011) hatırlıyorum. Daha bir çok çalışma tez merkezinden ve müzik bibliyografyasından bulunabilir.
Benim burada tanıtmaya çalışacağım şiir Cumhuriyet müzikoloji tarihinde ilk defa yayınlanıyor. Müzik tarihimizde ney çalgısına övgü şiirleri bulunmaktadır. Bunlardan biri de Şevket Gavsi’ye aittir. Bugün köşemizi bilinmeyen bu şiire ayırdık.
Şair, müzikolog, bestekar Neyzen Mahmut Şevket Özdönmez (d.13.07.1873 Edirne -ö.1954 İstanbul Edirnekapı, hayatı için bk. online TEİS 2), Rauf Yekta ile birlikte 1913-1925 arasında Yenikapı Mevlevihanesi neyzenlerinden biri idi. Özdönmez’in saz, söz ve biri Çanakkale marşı olan otuz sekiz bestesinden bazıları basılmıştır. 1947’de istinsah ettiği Ahmed Cavid Bey’in tarih kitabına (TTK Kütüphanesi, no. Y/0573 2-1, 128 yap.) imzasını atmıştır. Hakkında ilk defa bir sempozyumda sunum yaptığım zaman torunlarından birkaçı benimle görüşmek için İzmir’den İstanbul’a gelmişlerdi. Gavsi’nin ney için yazdığı bu şiir, her nasılsa Özege kataloğunda Osmanlı Türkçesinde tarihsiz basılmış bir kitap gibi görünüyor, ben de uzun süre kitap olarak aradım, aslında bir şiir olduğu anlaşıldı. 1912’de yayınlanmış “o” şiir, yani “neye övgü” şiiri işte burada ilk defa latin alfabesiyle yayınlanıyor:
<Ney (1)
Bezm-i elesti kılmada ebnâ nevâ-yı ney/ Îcâd-ı sırrın etmede ifşâ sadâ-yı ney
Haşyet-nümûn-ı haşirdir ol kalb-i hufteye/ Sor sûr-i nümâ-yı meânî-yi likâ-yı ney
Eyler küşâd-ı berzâh-ı zulumât enfüsi/ Âb-ı hayâtı nefh ile nûr-ı nidâ-yı ney
Gark-ı tecelliyât olur sine-i âgehân/ Yârmış visâl-i neylini darb-ı âsâ-yı ney
Meshûr-ı feyzî olmuş ânın genc-i tûr-i dil/ Mülk-i ledün muzaffer ider âşinâ-yı ney
Gam leşkeri ne rütbe-füzûn olsa gam değil/ Kişveristân-ı zevk-i cenândır livâ-yı ney
Re’sî hevâ-yı aşkda[dır] gönlü [ol] habîbde/ Vuslat-yeminde sâir o zevrak edâ-yı ney
Bir dem sâfîr-i dilkeşî değse samâhına/ Bülbül olur hemân o zamân canfedâ-yı ney
Nefs-i nefîsî bir nefes olmaz cudâ-yı Hak/ Hu hu diyor sukûnda dahi perdehâ-yı ney (2)
Çıkdı sema-ı kuds-i dile oldu cân-ı pâk/ Devr-i devrân-ı sidreye dek per-küşâ-yı ney
Bulmuş revâc-ı âlem-i a’lâda cevheri/ Bâzâra çıksada yine düşmez bahâ-yı ney
Zehr-i derûn-ı mubeddel tiryâk-ı şevk olur/ Dil-hasta-i firâka müessir devâ-yı ney
Jenk-i riyâ ve sem’a-yı dilden baîd eder/ Üfler gubâr-ı âyineyi encilâ-yı ney
Sırr-ı cemâl [ile] oldu huveydâ celâlden/ Menlâ-yı Rum edince zuhûr-ı fezâ-yı ney
Dönmüş ki çerhe mevleviyân şemsi-veş olur/ Pertev-i nisâr sâha-i neşvünümâ-yı ney
Mutrıb-ı kudûm yâre kademzen ki olmada/ Çenk u rebâbı inletir elbet hevâ-yı ney
Tâb’-ı belbağı depretiyor cûş-ı nağmesi/ Müzdâd olunca böylece bazen safâ-yı ney
Nâyin gibi sözüm de özümden eser verir/ Gavsî aceb mi olsa bu nazmım revâ-yı ney
[Gavsi’nin notları: ] 1- Ekser beyitlerde neyden insan-ı kâmil maksuddur. 2-Ney ve emsâli içi boş olan şey alâ-hâlihi dururken dahi kulağa temasında içerisindeki hava-yı nesiminin ceryânı mahsusdan hâsıl olan hafif sadâya telmih. Danişzâde Şevket Gavsi (Beyânülhak dergisi, c.7/sy. 165, 1330/1912 tarihli, s. 2920)>
Çevirenin Notu: Yedi ve on dördüncü beyitlerde muhtemelen baskıdaki eksik heceleri [x] parantez içinde biz ilave ettik, mısrayı tamamlayan muhtemel heceler. On altıncı beyitte rebabı kelimesi yanlışlıkla zebabı yazılmış, düzelttik. Neyzenlere kültürümüzde yüklenen bir anlam var. Yukardaki şiir bu anlamı içermektedir. Neyzen olmaya çalışanların bu şiirin anlamını içselleştirmeleri gerekiyor. Şiirden anlaşılan kim bilgiyi içselleştirmezse, iki yüzlülükten kurtulamaz demektir.
Çalgılara övgülerden bir tez yapılabilir, tez konusu arayanların dikkatine.