Devlet Korosu Şefleri Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde geleneksel müziklerimiz üzerine kurulmuş Devlet korolarımızda müziğin ve sanatçıların başında sanat kuruluyla birlikte yer alan, müziğimiz alanında belki de en özverili şekilde görev yapan sanatçıdır.Bu değerli sanatçılarımız geleneksel Türk müziklerimizin en başı konumundadırlar. Veya öyle olmaları gerektir!.. Taşra ve Büyükşehir Devlet Korosu şefleri olarak iki ana kategoriye mecburen bölünmüşlerdir. Taşraları biraz farklı görmek gerektir, çünkü taşrada yerel etkin politikacıların sanata duydukları üstün sevgi şu ana kadar kanıtlanamamıştır. Bu nedenle taşra korosu şefleri biraz daha dertlidirler…
Nasıl olmasınlar ki:
O kesimlerde genel görünüşleri “günde 2-3 saat hem eğlenen bu arada da prova yapan sanatçıları idare eden kişiler” olarak yansıtılmaktadır.
Bu şefler okumuşlardır, idealistdirler. Fakat hem okumuş hem de idealist olanları pek makbul değildir.
Yöneticilikten kaynaklanan işleri yüzünden kişisel sanatlarını geliştirmeye zaman ayıramazlar.
Kayıt, CD vs gibi geleceğe kalabilecek bir uygulama da yoktur. Dolayısıyla 5-10 yıl sonra benim diyebilecekleri bir sanat ürünleri olamaz. Çünkü her konser 300-400 kişi’nin dinlemesi dışında havaya uçan nağmelerdir. Geleceğe bir şey kalmaz…
Koro şefleri ve sanatçıları her ay ortalama olarak 1400$ gibi parayı hak ederler.
Bu maaş yerel insanlara çok görünür. Aslında normal memur, üniversite öğr.gör. maaşı göz önüne alındığında fazla gibi görünse de yaptıkları iş sanat değil de “müzik çalma, söyleme” olarak algılandığından kimilerinin gözü kalır.
Oysa bilmezler ki Devlet Korosu şefleri şeflik makamları için artı bir ücret almazlar.
Ortalama 10 yıllık bir sanatçının geldiği puan maaşına denktir aldıkları aylık ücret.
Ayrıca bu şeflerin ne bir makam arabası, ne resmi cep telefonları, ne de özel makam giderleri için ayrılmış ödenekleri vardır.
Devlet Korosu şefi olmalarından kaynaklanan giderler(ekstra yemek, cep tel, arabasının ekstra yakıtı vs) çıkarılıp bir hesap yapıldığında puanı en düşük sanatçının aldığı maaşla neredeyse eşdeğerdir bir Devlet korosu şefinin maaşı.
Bitmedi, bu durum daha işin maaş kısmı…
Her gün karşısına geçtiği sanatçının psikolojik ayarını da çok iyi yapmalıdırlar. Çünkü ufak bir (izin vermeme, bazılarının sipaliye çıkmalarına göz yummama vs) sanatçı psikolojisi ayarsızlığında; sanatçı söylüyor gibi sadece ağzını kıpırdatarak veya çalgısını çalıyor gibi yaparak küskün-verimsiz sanatçı tepkisi gösterebilir.
Koro şefi istediği kadar soruşturma açsın, sanatçıların birbirlerine her zaman destekleri vardır. (**) Yani sonuçsuz bir savaş ilanıdır sanatçıya soruşturma açma girişimi.
Biraz daha ileriye giderse söz konusu birkaç sanatçı, arkalarına aile dostu veya kendilerine yakın sanatçı arkadaşlarını da alarak koro şefi aleyhinde imza toplayabilir, (bu imza toplama belgelerini başka bir yazımızda sunacağız) ve bunu medya dahil, gerekli yerlere ulaştırıverirler.
Müfettiş ne yapsın? “sen anlat, bu anlatsın vs.” E sanatçı da genelde aynı sınavda çalgı - ses çattığı arkadaşının aleyhinde olmama eğilimindedir.
Koro şefinin yaşaması olası problemlerinden biri de müdürle olan münasebetleridir.
Devlet Korolarında müdür, koronun organizasyon ve maaş vs idari işleriyle görevlidir. Tüm resmi yazışmalara koro müdürü bakar. Gelen yazılar müdüre gelir. İdari personel müdürün emrindedir. Ama koro şefinin yazılardan haberdar olmasını gerektirecek bir yasal düzenleme yoktur. Olay tamamen koro md. İle şefinin sözlü iştiareleriyle yürür.
Zaman zaman müdür koltuk protokol, mikrofon, ses düzeni, turnelerde otobüs, yer yeme içme vs işleri konusunda karşı etkinlik sahibi kurumun nakesliğinden dolayı problemler yaşar.
Konser verilecek mekanın uygun olup olmadığını müdür sağlaması gerekirken çoğu zaman etkinliği düzenleyen yerel kişilerle kültürel anlaşamama sonucunda bir takım yetersizlikler ortaya çıkar.
Seyircilerin çekirdek yemesinden sanatçıların çalgıcı muamelesi görmesine değin yerel anlamda karşılaşılan kültürel yetersizliklerdir bunlar.
Organizasyondan sanatçılar öyle kolay kolay mutlu olmaz. (Aslında haklı oldukları birçok yan vardır.) Konser verecek grubun şefi veya sorumlusunun “eğer yönetmelik kuşullarına uymuyorsa, konser vermeme yetkisi vardır” yetersiz görmesi durumunda konser iptal olabilir.
İşte bu veya başka konularda şefin yanıbaşındaki müdür odasına –yetersizlik yaşanması olasılığına karşı- resmi yazı yazması gerekmektedir ki bu hiç de etik değildir. Ama zorunludur. Kimse de bunu uygulamaz. Uygulayamaz.Problem çıktığında yaşanan hissi tepkiler zamanla derin yaralara neden
olmaktadır.
Devlet korosu yöneticisi ne olursa olsun durumu idare etmelidir. Bu sorunlar zamanla düzelecektir. Dolayısıyla zaman içinde öğrene-öğrene tecrübeler boğumunda yerleşecek kurumlaşma arayışlarında ideal uğruna kendini feda etmenin bir anlamı yoktur.
Burada Şef’e empoze edilen taktik şudur:
“Kol kırılsın, yen içinde kalsın veya tatsızlık çıkarmayın da ne yaparsanız yapın.”
Kurumsal sanatımızın oturuşmasında daha çok kol kırılacağı aşikardır.
Sonuçta olan yine şefe olur. Otoritesel kayıp muhakkaktır.
Müziğimizin geliştirilmesi konusundaki koro şefi sorumluluklarının birebir yaşanan konularını bir başka yazıya bırakıyor ve bütün yazdıklarımın ışığında tüm koro şeflerimize kolaylıklar diliyorum…(*)
_______________________________________
(*) Bu yazı ilk kez 11 Mart 2010'da www.musikidergisi.net 'de yayınlanmıştır.
(**) Bu da bir zamanlar "izin verilen" şef sanatçı çatışmasına bir-iki örnek:
http://www.hurriyet.com.tr/devlet-korosunda-hakaret-bestesi-19671943
O zamanlar sanatçı dolduruşu ile gerçeği ayırdememiş gazeteci Murat Bardakçı'nın ithamları bir çöküşü hazırlamış, ithamları sonucu şefe verilen 30da bir maaş kesme cezası İdare Mahkemesi tarafından şef lehine tazminat haklarıyla birlikte kaldırılmışsa da işin tadı iyiden iyiye kaçmaya başlamıştı. Öyle de oldu. Somut olmayan dedikodusal devlet koroları işleyişi iflasa zemin hazırladı. Şimdi -henüz başaramamışlarsa da- hala nasıl yokedeceklerinin formülünü bulmaya çalışıyorlar. DSP'li bakan İstemihan Talay dönemi bazı Kültür Bakanlığı müfettişlerinin FETÖ açısından incelenmesi gerekiyor... Murat Bardakçı'nın dolduruşla yazdığını bizzat kendisinin Ayhan Sarı'ya belirttiği, Ayhan Sarı'nın 10.000TL'lik tazminat davası açtığı o dönem asılsız bir haberinin linki:
http://www.hurriyet.com.tr/ataturkun-okudugu-nutuk-yayinlanandan-farkliydi-39276242