Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba, önemli bir müzikoloji konusuyla buluşuyoruz.
Abdülkadir Meragi’nin eserlerinden biridir, Makasıdül-elhan.
Bugüne kadar Türkiye’deki hiç bir araştırmada yer almayan önemli ve özgün bir bilgiyi sizlerle paylaşacağım. Çünkü bu köşeden sizlere Muhtasar Der İlm-i Musiki adında bir eserinin bulunuşundan söz etmiştim. Bunun sebebi Meragi’nin eserlerinin giriş kısmında çalışmalarını çoğu zaman Muhtasar fil-musiki veya Muhtasar Der Musiki olarak adlandırması, gelenekte olduğu gibi kitap isimlerini metin içinde değil, geleneğe aykırı olarak sadece kapaklarına yazmış olması kütüphanecilerin ve araştırmacıların bazen farklı adlandırmalarına sebep olmuştur. Murat Bardakçı Muhtasar Fil Musiki adlı bir adlandırmanın yanlışlığından söz eder. Makasıd üzerinde üç yıldır çalışıyorum ama bazı sonuçlara ancak ulaştım, bu yüzden, bu bilgilerin daha önce hiç bir yerde yayınlanmadığından eminim.
Makasıdül-elhan’ın on dört kadar nüshasından Murat Bardakçı’nın eserinde söz edilmiştir. Daha sonra birçok araştırmada bu bilgiler tekrar etmiştir.
Fakat hiç bir araştırmada Makasıd’ın üç versiyonu olduğundan söz edilmemiştir. Evet, Meragi, Makasıd eserini bugünkü ifadeyle “versiyon” veya “farklı nüsha” anlayışı ile yeniden yazdığı tespitine hiç bir araştırmada rastlayamazsınız, ben rastlamadım. Şimdi bunları görelim:
Makasıd1, ilk versiyondur, 1418’de nesih hatla yazılmıştır, hiç bir sultana ithaf edilmemiştir. Taki Biniş tarafından yayınlanmış ve metinde de her hangi bir sultan adı geçmemektedir. Biniş yazmanın Meşhed-Ali Rıza Asitanesi Razavi kütüphanesinde olduğunu belirtir, Bardakçı’nın listesinde aynı kütüphanede bir başka nüshasının olduğu görülür. Camiül-elhan ile benzer kısımları vardır. Türkçeye tercüme edilmiştir.
Makasıd2, ikinci versiyondur, 1418 yılı sonlarında nestalik yazılmıştır. Sultan Şahruh’a ithaf edilmiştir. Ve şu ana kadar bir nüshası tespit edilmiştir. Metin komposizyonu Makasıd1 versiyonuna benzemekte ise de bazı farklılıkları vardır. Ama eserin %85-90 oranı önceki Makasıd1 versiyonunun benzeridir. İşte benim üzerinde Makasıdül-elhan adı olmadığı için, girişinde kullandığı ifadeyle Muhtasar Der Musiki olarak bahsettiğim eser budur. Belki de bu şekilde anılması, diğer Makasıd’larla karışmaması için daha tercih edilebilir. Bardakçı’nın listesinde bu nüshaya işaret edilmemiştir. Türkçeye tercüme edilmiştir.
Makasıd3, üçüncü versiyondur, muhtemelen 1423 yılında yazılmıştır ve ilki Rauf Yekta nüshası olmalıdır. Sultan II. Murad’a yazılmıştır. Konu başlıkları Makasıd1 versiyonu ile ufak değişiklikler dikkate alınmazsa aynı olmakla birlikte metin komposizyonu %90-95 farklıdır, öncekilerin nüshası denebilecek özellikte değildir, orijinal komposizyonu vardır, özgündür. Rauf Yekta nüshası ile birlikte dört nüshası bilinmektedir. Leiden nüshasından yararlanmamı sağlayan Prof. Dr. M. Hakan Cevher’e bir kere daha teşekkür ederim. Türkçeye tercüme edilmiştir.
Bunların hepsinin tek bir ortak yönü var, hepsinin girişinde de hamdele ve salveleden oluşan dua cümlesi aynıdır. Makasıd nüshası olarak gösterilen bir üshanın ise Kitab-ı Lahniyye adlı başka bir eser olduğunun anlaşılmasından sonra, Makasıd’ın on beş nüshasından yedisinin soy ağacı çözülmüş olmaktadır.
İşte bahsettiğim özgün bilgi budur, Makasıd’ın 3 versiyonu olduğu bilgisi.
Şimdi müzikolojik/akademik bir problem ortaya çıkıyor, bunlar aynı adı taşıyor diye bir eser, aynı kitap, birbirinin tıpatıp aynısı, birbirinin aynen nüshası sayılabilir mi? Türk İslam edebiyatında aynı adı taşıyan kitaplar olduğunu hatırlayalım. Şimdi müzikolojide de ortaya çıkan bu durum şimdiye kadar hiç bir araştırmacı tarafından dile getirilmemiştir.
Birinci durum: Konuyu şöyle ele alabiliriz, “renk” başlığı altında “siyah” ve “beyaz”ın aynı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bunlar aynı renktir diyebilir miyiz? Siyah’ı %10 beyazlatalım yine de beyazla aynı renk diyebilir miyiz? Ağaç ortak adı altında diye armut ile elma aynı meyve midir, aynı ağaç mıdır?
İkinci durum: Bir başka örnek verelim Arapça Kitab-ı Mukaddes’in başına “Fatiha suresi”ni ilave edelim ve içine bir kaç sureyi de serpiştirelim ve piyasaya sürelim, bu kitaba Kuran-ı Kerim diyebilir miyiz? Yani konumuza uyarlarsak hepsinde aynı dua metni var diye hepsini bir eser saymalı mıyız? Veya Makasıd1 versiyonunun içine Makasıd3’ten sayfalar karıştırsak ortaya çıkan bu bambaşka versiyon Meragi’nin eseri olur mu?
Üçüncü durum: Bir başka örnekle “nuzul” sırasına göre Kuran adlı kitaplar (farklı yazarlar tarafından piyasaya sürülmüş 5 adet) ile peygamberimiz tarafından düzenlenmiş Kuran-ı Kerim’i aynı kitap sayabilir miyiz? Her halde hiç bir müftü, hiç bir ilahiyatçı bu iki kitabı bir/aynı olarak değerlendirmez, değerlendiremez. Biri Kur’an-ı Kerim, diğeri ise bir başka yazarın yeniden düzenlediği Kur’an-ı Kerim’dir, ikisinin yazarı da aynı kişidir denebilir mi?
Bu üç ihtimalden birinin gerçekleştiğini varsaysak, bu iddiaları onaylayacak bir akademisyen, bir hakim, bir bilirkişi olabileceğini düşünebilir miyiz? Ben sanmıyorum, ya siz?
Bir kitabın birden fazla çevirmeni olamaz mı? Yani Cumhuriyet döneminde Kuran-ı Kerim’in veya Mesnevi’nin birden fazla tercüme edilmiş olmasına bir başka gözle bakmak doğru bir yaklaşım mıdır?
Ben Makasıd üzerinden bir müzikoloji yöntem problemine işaret ettim, sizler bu konu hakkında düşünüp bir öneride bulunursanız, yeni fikirler ve sonuçlar veya çözümler ortaya çıkacaktır.
Haftaya yeni konumuz: Mustafa Itri Buhurizade’nin babası kimdi?
Recep Uslu
Müzikoloji ve Makasıdül-Elhan’ın kaç versiyonu vardır?
Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba, önemli bir müzikoloji konusuyla buluşuyoruz.
Abdülkadir Meragi’nin eserlerinden biridir, Makasıdül-elhan.
Bugüne kadar Türkiye’deki hiç bir araştırmada yer almayan önemli ve özgün bir bilgiyi sizlerle paylaşacağım. Çünkü bu köşeden sizlere Muhtasar Der İlm-i Musiki adında bir eserinin bulunuşundan söz etmiştim. Bunun sebebi Meragi’nin eserlerinin giriş kısmında çalışmalarını çoğu zaman Muhtasar fil-musiki veya Muhtasar Der Musiki olarak adlandırması, gelenekte olduğu gibi kitap isimlerini metin içinde değil, geleneğe aykırı olarak sadece kapaklarına yazmış olması kütüphanecilerin ve araştırmacıların bazen farklı adlandırmalarına sebep olmuştur. Murat Bardakçı Muhtasar Fil Musiki adlı bir adlandırmanın yanlışlığından söz eder. Makasıd üzerinde üç yıldır çalışıyorum ama bazı sonuçlara ancak ulaştım, bu yüzden, bu bilgilerin daha önce hiç bir yerde yayınlanmadığından eminim.
Makasıdül-elhan’ın on dört kadar nüshasından Murat Bardakçı’nın eserinde söz edilmiştir. Daha sonra birçok araştırmada bu bilgiler tekrar etmiştir.
Fakat hiç bir araştırmada Makasıd’ın üç versiyonu olduğundan söz edilmemiştir. Evet, Meragi, Makasıd eserini bugünkü ifadeyle “versiyon” veya “farklı nüsha” anlayışı ile yeniden yazdığı tespitine hiç bir araştırmada rastlayamazsınız, ben rastlamadım. Şimdi bunları görelim:
Makasıd1, ilk versiyondur, 1418’de nesih hatla yazılmıştır, hiç bir sultana ithaf edilmemiştir. Taki Biniş tarafından yayınlanmış ve metinde de her hangi bir sultan adı geçmemektedir. Biniş yazmanın Meşhed-Ali Rıza Asitanesi Razavi kütüphanesinde olduğunu belirtir, Bardakçı’nın listesinde aynı kütüphanede bir başka nüshasının olduğu görülür. Camiül-elhan ile benzer kısımları vardır. Türkçeye tercüme edilmiştir.
Makasıd2, ikinci versiyondur, 1418 yılı sonlarında nestalik yazılmıştır. Sultan Şahruh’a ithaf edilmiştir. Ve şu ana kadar bir nüshası tespit edilmiştir. Metin komposizyonu Makasıd1 versiyonuna benzemekte ise de bazı farklılıkları vardır. Ama eserin %85-90 oranı önceki Makasıd1 versiyonunun benzeridir. İşte benim üzerinde Makasıdül-elhan adı olmadığı için, girişinde kullandığı ifadeyle Muhtasar Der Musiki olarak bahsettiğim eser budur. Belki de bu şekilde anılması, diğer Makasıd’larla karışmaması için daha tercih edilebilir. Bardakçı’nın listesinde bu nüshaya işaret edilmemiştir. Türkçeye tercüme edilmiştir.
Makasıd3, üçüncü versiyondur, muhtemelen 1423 yılında yazılmıştır ve ilki Rauf Yekta nüshası olmalıdır. Sultan II. Murad’a yazılmıştır. Konu başlıkları Makasıd1 versiyonu ile ufak değişiklikler dikkate alınmazsa aynı olmakla birlikte metin komposizyonu %90-95 farklıdır, öncekilerin nüshası denebilecek özellikte değildir, orijinal komposizyonu vardır, özgündür. Rauf Yekta nüshası ile birlikte dört nüshası bilinmektedir. Leiden nüshasından yararlanmamı sağlayan Prof. Dr. M. Hakan Cevher’e bir kere daha teşekkür ederim. Türkçeye tercüme edilmiştir.
Bunların hepsinin tek bir ortak yönü var, hepsinin girişinde de hamdele ve salveleden oluşan dua cümlesi aynıdır. Makasıd nüshası olarak gösterilen bir üshanın ise Kitab-ı Lahniyye adlı başka bir eser olduğunun anlaşılmasından sonra, Makasıd’ın on beş nüshasından yedisinin soy ağacı çözülmüş olmaktadır.
İşte bahsettiğim özgün bilgi budur, Makasıd’ın 3 versiyonu olduğu bilgisi.
Şimdi müzikolojik/akademik bir problem ortaya çıkıyor, bunlar aynı adı taşıyor diye bir eser, aynı kitap, birbirinin tıpatıp aynısı, birbirinin aynen nüshası sayılabilir mi? Türk İslam edebiyatında aynı adı taşıyan kitaplar olduğunu hatırlayalım. Şimdi müzikolojide de ortaya çıkan bu durum şimdiye kadar hiç bir araştırmacı tarafından dile getirilmemiştir.
Birinci durum: Konuyu şöyle ele alabiliriz, “renk” başlığı altında “siyah” ve “beyaz”ın aynı olduğunu söyleyebilir miyiz? Bunlar aynı renktir diyebilir miyiz? Siyah’ı %10 beyazlatalım yine de beyazla aynı renk diyebilir miyiz? Ağaç ortak adı altında diye armut ile elma aynı meyve midir, aynı ağaç mıdır?
İkinci durum: Bir başka örnek verelim Arapça Kitab-ı Mukaddes’in başına “Fatiha suresi”ni ilave edelim ve içine bir kaç sureyi de serpiştirelim ve piyasaya sürelim, bu kitaba Kuran-ı Kerim diyebilir miyiz? Yani konumuza uyarlarsak hepsinde aynı dua metni var diye hepsini bir eser saymalı mıyız? Veya Makasıd1 versiyonunun içine Makasıd3’ten sayfalar karıştırsak ortaya çıkan bu bambaşka versiyon Meragi’nin eseri olur mu?
Üçüncü durum: Bir başka örnekle “nuzul” sırasına göre Kuran adlı kitaplar (farklı yazarlar tarafından piyasaya sürülmüş 5 adet) ile peygamberimiz tarafından düzenlenmiş Kuran-ı Kerim’i aynı kitap sayabilir miyiz? Her halde hiç bir müftü, hiç bir ilahiyatçı bu iki kitabı bir/aynı olarak değerlendirmez, değerlendiremez. Biri Kur’an-ı Kerim, diğeri ise bir başka yazarın yeniden düzenlediği Kur’an-ı Kerim’dir, ikisinin yazarı da aynı kişidir denebilir mi?
Bu üç ihtimalden birinin gerçekleştiğini varsaysak, bu iddiaları onaylayacak bir akademisyen, bir hakim, bir bilirkişi olabileceğini düşünebilir miyiz? Ben sanmıyorum, ya siz?
Bir kitabın birden fazla çevirmeni olamaz mı? Yani Cumhuriyet döneminde Kuran-ı Kerim’in veya Mesnevi’nin birden fazla tercüme edilmiş olmasına bir başka gözle bakmak doğru bir yaklaşım mıdır?
Ben Makasıd üzerinden bir müzikoloji yöntem problemine işaret ettim, sizler bu konu hakkında düşünüp bir öneride bulunursanız, yeni fikirler ve sonuçlar veya çözümler ortaya çıkacaktır.
Haftaya yeni konumuz: Mustafa Itri Buhurizade’nin babası kimdi?..
Recep Uslu