Çoğumuzun sevmediğini söylediği dedikodu, herkesin sevdiği bir mekanizmadır. Sinirbilimci Prof. Dr. Sinan Canan buna benzer birçok şey söylüyor, katılmamak mümkün mü? İyi ve kötü. Birinin iyiliğine dedikodu yaparsanız sorun yok. Kötüyü ifşa ederseniz yine bir sorun yok. Fakat gerçek olmayan şeyleri söylerseniz, işte sorun burada başlar. Aslında makalelerde müzik bibliyografyası kullanımının sıklığı ile ilgili bir yazı yazacaktım, bunu sonraya bıraktım. Birkaç arkadaşımla paylaştığım bu konuyu öne aldım.
Müzikoloji tarihimizde Kutbuddin Şirazi’nin (1236-1311) yazdığı bilinen bir eser var: Dürretüt-tac (: Tacın incisi). Bu eserin müzikle ilgili bir bölümü var. Eserin en dikkat çekici yanı verdiği beste. Bu beste Türkiye’de ilk defa benim danışmanlığımda 2011 yılında İTÜ Müzikoloji Bölümünde icra edilmiş ve Ersin Çelik’in yorumuna Selçuklu Topraklarında Müzik (2013) adlı eserin ekindeki CD’de yer verilmişti. Bu Türkiye’de yapılmış ilk icra idi. Müzik tarihimiz açısından da önemli olan bu bestenin notasyonunda ses nüansları işaretlerinin ilk defa kullanılmış olduğuna Prof. Dr. Fazlı Arslan bir yazısında dikkat çekmişti. Bu açıdan bestenin notasyonu dünya müzik tarihi için de önemlidir.
Muhtemelen 1300-1305’lerde yazıldığı bilinen Dürretüt-tac’ın müzikle ilgili bölümündeki birkaç cümle Meragi’nin (1353-1435) dikkatini çekmiş. Her ikisinin de Tebriz’de bulunmak gibi bir ortak yanları var, ama birbirlerini görmüş olmalarının imkanı yok. Şirazi ölümünden sonra da Meragi’nin bulunduğu çevrede tanınan ve kendisinden sıkça söz edilen biri. Meragi, 1405’te yazdığı ilk Camiül-elhan’da Şirazi’yi eleştiriye altıncı bölümün üçüncü faslını (Meragi, Cami, Tahran, Melik, no. 6317, vr. 54b-60b) ayırmış, on dört madde halinde eleştirmiştir. “Şerh-i Şerefiyye” diye ironi yaptığı esere eleştirilerinin bir yerinde “Şirazi her ilimde yed-i tula sahibi bir üstat olmasına rağmen, musikinin icrasıyla pek fazla meşgul olmadığı için hata etmiştir, bizim eleştirilerimiz doğrunun anlaşılması içindir, hata yapmayan Allah’tır” diyerek kendini savunur. Buraya kadar iyi, eleştirileri dozunda demektir. Eleştirilerini daha sonra yazdığı kitaplarda da aynen tekrar eder. Meragi’nin eserlerinde tekrarlayan bilgiler arasında bazen yeni bilgiler vermesi, eserlerinin hepsini okumayı gerektirmektedir. Hepsi de müzik nazariyesi ile ilgilidir ama zaman zaman müzik nazariyesinin dışına çıkmaktadır. Burada dikkat çektiğim konu da bunlardan biridir.
Meragi’nin Şerh-i Edvar’ında bulunan, diğer kitaplarında bulunmayan Şirazi’nin bu eseriyle ilgili bir anlatımı vardır. Üç defa yazdığı Şerh-i Edvar’ın ilkini 1426 yıllarında, ikincisini 1430, üçüncüsünü 1432 yılında yazdı, Meragi ilkinde 73 yaşını aşmıştı. Bu kitabındaki anlatıma göre o kitabı Şirazi kendi yazmamıştır, öğrencileri yazmış, ona getirmişler ve o da kitaba adını koymuştur. Kitap onun adına ünlenmiştir. Dolayısıyla kitap onun değil, öğrencilerinin kitabıdır. Meragi’nin ifadesiyle eleştirileri ona değil öğrencilerinedir (Kolukırık, Şerh-i Edvar Tercümesi, s. 181). Dürre’nin yazımından yaklaşık 130 yıl sonra sadece Şerh-i Edvar’da yer alan bu aktarım, bir bilgi ya da bir dedikodu mudur? Dedikodu ise Meragi niçin “böyle söyleniyor” dememiştir? Bu anlatımı neden eserinde yazma ihtiyacı hissetmiştir? Meragi, Şirazi’yi eleştirdiği için tepki görmüş ve sanki kendisine böyle bir savunma mekanizması geliştirmiş olabilir mi? Meragi, Şirazi üzerinden kendisi hakkında yapılan dedikodulara bir tepki olarak bunu yazmış olabilir mi? Meragi’nin aktardığı bu bilgi başka kaynaklarda yer alıyor mu? Ansiklopedilere göre Dürre, Şirazi’ye aittir (Bk. DİA), bunda şüphe yoktur.
Şimdilik bir dedikodu izlenimi veren bu konunun araştırılması gerekir. Fakat eğer başka bir kaynakta buna benzer bir bilgi bulunamazsa Meragi’nin delili yok; ortada Şirazi’ye karşı yapılmış bir dedikodunun Meragi’nin eserinde yer alması gerçeği var demektir. Eleştirilerinde haklı olması böyle bir dedikoduyu (veya iftirayı) yazmasını gerektirir mi? Şirazi öleli o sırada yıllar geçmiş olsa da.
Dedikodu ve müzikoloji hakkında daha önce de bu köşede yazı yazmıştım. Maalesef buna mani olmak mümkün değil, atasözümüz “elin ağzı torba değil ki büzesin”. Şirazi’nin eseri Dürretüt-tac’ın musiki ile ilgili kısmı hakkında bir doktora tezi yapılıyormuş, buradan duyurmuş olayım. Umarım eserin bu durumu hakkında da aydınlatıcı bir bilgiye ulaşılır.
Yeni bir müzikolojik konuda görüşmek üzere.