Saraydaki Kemancı Hızır Ağa, benim üzerinde bir kaç sürüm çalıştıktan sonra, nihayet ilk defa 2009’da kendi çabalarımla yayınladığım bir eserdir. İTÜ TMDK’da 10.yıl anısına yayınlamıştım. Kitabın yayınlanmasından sonra o günden bugüne bir takım yeni bulgularım, bazı soruların cevabını yayınladıktan sonra bulabildiklerim ile ikinci baskısını yaptım (2019).
Bana göre Hızır Ağa, Osmanlının Batı ile yakınlaşmaya çalıştığı çabaların bir sonucu olarak Sarayın ilk kadrolu kemanilerinden biridir. Bu sebeple ben onu Osmanlıda Batılılaşmanın ilk kıvılcımı olarak bir bildiride konu edinmiştim. Genelde Batılılaşma 1839 Tanzimat Fermanı ile başladığı kabul edilir. Kemani Hızır Ağa ise bu tarihten yaklaşık 70 yıl öncesi saray projesi bir Batılılaşma fikrinin ilk örneklerinden biridir. Online bulunabilen bu bildirim Ünlü gazeteci Mehmet Barlas’ın dikkatini ve ilgisini çekmiş, köşesinde benim bu bildirimi konu edinmşti.
Kemani Hızır Ağa, Sarayın daveti üzere Enderun’da ders veren Kemani Ama Corci’nin ilk öğrencilerinden biridir. Ama Corci bir kaç kişiye birden ders vermiş, onlar da tarih kaynaklarında Kemani olarak anılıyorlar. Elbette bu bir Fransız usulü sinekeman. Saray Ama Corci’ye yetiştirdiği keman öğrencileri sebebiyle 1752 tarihinde ödeme yapmış. Öğrencileri arasında Kemani Hızır Ağa, besteci ve müzik teorisyeni olduğu için diğerlerinden daha çok ünlenmiştir. Kitapta tarih kaynaklarını kullanarak Hızır Ağa’nın hayatını aydınlatmaya çalıştım, doğum tarihinden ölüm tarihine kadar pek çok problemi vardı. Doğum ve ölüm tarihi bir yana benim için ilk zorlu problem Hızır Ağa’nın edvarında tasvirler var mıydı, yoksa tasvirler ayrı bir eser miydi? Bunun gibi bir çok problemi ilk baskıda cevaplandırmıştım, ancak yine de bazı sorular geride kalmıştı. Daha önce yayınlanan ile ikinci baskı arasındaki farklardan kısaca bahsedeyim.
Kitabın en önemli problemlerinden biri yazım tarihi idi. Kitap ne zaman yazılmıştı? S.Ezgi’den başlayarak, hala gelişmeleri takip etmeyen/edemeyen bazı akademik makalelerde, araştırmalarda yazıldığı gibi kitabın 1740, 1748, 1760 gibi yazım tarihi tahminleri doğru muydu? Hayır, uzun bir araştırma sonucu bu yazım tahminlerinin doğru olmadığı ortaya çıktı. Eserin yazım tarihini, araştırmacıların dikkatlerinden kaçmasın diye ikinci baskının kapağına taşıdım.
Kitabın ikinci problemi, kitap kimin için yazılmıştı? Bu konuyu da ilk baskıda çözümleyememiştim. İkinci baskıda bunu çözümledim, kimin için yazıldığı netleşti.
Kitabın ilk baskısında Hızır Ağa’nın tespit ettiğim on kadar eserinin notası vardı, ikinci baskıda onları çıkardım. Meraklılardan notaya ihtiyacı olanlar birinci baskıyı, yeni gelişmeler için ikinci baskıyı edinmek zorundadırlar.
Hızır Ağa’nın Tefhim adlı eserine ait tasvirlerin zamanın saray ressamı Raphayel Manase’nin olup olamayacağı konusu ise hala muğlaktır. Ersu Pekin’le yaptığım görüşmede, bana bu tasvirlerin onun olamayacağını, kendisindeki örneklere benzemediklerini belirtti. Tasvirler, Enderunlu Fazıl’ın eserini de minyatürleyen onun çıraklarından birinin olmalı.
Hızır Ağa’nın eseri üzerine bir kaç araştırma daha var, bunlar neredeyse 20 yıldır umuma arz edilmiş çalışmalar. Fakat bu çalışmalara rağmen 2019 Şubat’ında Barok Dönem Avrupa ve Osmanlı Kemancıları üzerine bir tez yapılıyor. Yapılan bunca çalışmalardan tık yok. İşte Keman tarihçilerinin bu kitabı neden edinmek zorunda olduklarının gerekçesi bu yeni bilimsel gelişmelerdir.
Yeni bir konuda görüşmek üzere.