Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat ödülü bu yıl Orhan Gencebay’a verildi. Gerekçe özetle “özgün müzik oluşturması” idi.
Orhan Gencebay bir sanatçı olarak bunu hak etmiştir.
Özgün müzik oluşturmuş mudur? Evet. Bu konuda yapılan eleştiriye biraz sonra yer verilecektir.
O halde son zamanlarda, özellikle bu ödülle birlikte gündeme taşınan tartışma neyin nesi?
Devlet politikasının müzik konusuna yer verdiği ilk tarihi olay 1826, Tanzimat fermanıdır. Bugünlerden o günlere bakıldığında iyi niyetle yapıldığına inandığım bir politikadır. Evet pek çok şeyi değiştirmiştir. Bugün Türkiye’de Onikiton müziğinin yerleşmesinde en önemli etken devletin kararlı olduğu bu müzik politikasıdır.
Cumhuriyetle Batılılaşmanın hızı arttırılmış ve aynı müzik politikasına devam edilmiştir. Fakat bir şartla: Türk milletinin müziği köy müziğinden aranılıp bulunacak ve tüm dünyanın kabul edeceği evrensel/cihanşumul bir tarz yaratılacaktı. Bunun kararı alındıktan sonra şöyle veya böyle uygulamaya çalışıldı. Pek çok derleme yapıldı, onikitona pek çok uyarlama yapıldı. Fakat 2000 yılından itibaren hem Onikiton müziği aydınları hem Türk Popüler müziği aydınları hem de Türk Sanat müziği aydınları hedefteki gibi bir evrensel/cihanşumul müziğin yaratılamayacağı konusunu itiraf eden yazılar yazdılar.
Tam da o yıllarda yani 2000 yılından itibaren Türkiye’de siyasi anlayış farklı rayda yürümeye başladı. Aslında bu eğilimin, köklerini halktan aldığı belirtilmelidir, oylamalar bunu yeterince göstermektedir. Fakat bu yeni akımın siyasileri, belirli bir müzik politikasına hazır değillerdi. Yıl 2015, acaba şimdi bir müzik politikasına sahipler mi?
İşte tam da bu noktada tartışma bir anlam taşıyor? Ortaya çıkan sorular/sorunlar şu:
Popüler müziğe ödül verilmeli mi? Popüler müzik devlet politikası olabilir mi? Bu iki soruyu ayrı ayrı ele almak gerekir.
Popüler müzik nedir? sorusu bizi türler konusundaki temellerin neler olduğuna götürür. Kısaca değinecek olursak,
Müziğin iki ana türde oluştuğunu biliyoruz: Sanat ve popüler. Adorno’dan tutun da bir çok müzik teorisyeni bunu çok iyi bilir. Sanat müzikleri ve popüler müzikler farklı adlarla da anılsalar, sonuçta bir müzik, ya sanat müziğidir veya popüler müziktir. Bunların birbirine karmasından oluşan müziklerin olmadığını söylemiyorum, ama onlar da sanat kurallarından çıktıkları için popüler müzik sınıfına dahil olurlar. Konu bu kadar temel iken, türler kitaplarında pek çok türden söz ediliyor, bunlar hatalı mı? Hayır, hepsinin birer sebebi var. Müzikte türleri, kullandıkları ses örgüsüne, müziğin yapıldığı çalgılara, müziği oluşturan müzikal yapılara, müziğin kullanıldığı yerlere, müziği oluşturan sözlere göre ayırmak mümkündür. Hatta iyi müzik, kötü müzik konusu bile türleri etkiler. Müzik türleri konusunun temeli budur. Bu arada tür teorisyenlerinin ortaya attığı yanlış terimlere de dikkat etmek gerekiyor. Orhan Gencebay’ın müziği için “sanat anlayışının özü paradır, sattığı albüm miktarıyla övünür. Müziğinin dünya müzik perspektifinde bir yeri yoktur. Dünya müzikolojisinde sadece bir protest müzik türü olarak içerik bakımından ele alınır. Yegane başarısı, basit duyguları insanlara basit melodiler ile aktarmaktır” şeklinde yapılan eleştiri bazı gerçekleri barındırmaktadır, fakat bu eleştirinin içerdiği yaklaşım burada ifade ettiği gerçekleri de kabul etmek zorundadır. Kapitalist sistemlerde başarı parayla, çok satmayla ölçülür. Ve müzik teorisyenleri, popüler müziğin, sanat müziğinden daha çok sattığını 1960’larda çoktan öğrenmişlerdi. Bu yeni bir şey değil, kabul edilmesi gereken bir gerçek. Tersini yapabilirseniz söz sizin olabilir. Fakat yukardaki eleştirinin devamında yer alan “bana göre O’nu milyonların dinlemesi bir başarı değil, sadece milyonların zevksiz olduğunun ispatıdır” cümlesi bir başka pencereden bir başka gerçeği ifade etse de, Gencebay müziğinin içinde yer aldığı Popüler müziklerin temel özelliğidir, bu eleştiri yaklaşımı “milyonların zevksiz olduğunu” ispat etmeye yetmez. Bence bu eleştiri bir daha düşünülmelidir. Nitekim buna karşı “Orhan Gencebay'ın müziğinin ise bu toplumda son raddeye kadar (beğenelim beğenmeyelim) karşılığı vardır” şeklinde “değer”i diğer ifadeyle “hakkı” verilmiştir.
Şimdi ilk sorumuza cevap arayabiliriz.
Popüler müziğe ödül verilmeli mi? Bu soruya “hayır” cevabını düşünemiyorum. Ancak yine de tartışalım. Bütün sanat müzikleri ortaya çıkmadan önce sadece popüler müzikler vardı. Popüler müzik olmasaydı, sanat müziği olmazdı. Popüler müzikle sanat müziği aynı kaynaktan beslenirler, aynı kaynağı oluşturan halka hitap ederler. Aralarındaki rekabet müzikaldir, sanatsaldır ama politik değildir, olmamalıdır. O halde, sanat veya popüler müzik sanatçısını kim taltif etmeli? Elbette devlet.
Devletin müzik politikasının ana merkezini Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Onikiton müziği ve Halk müziği (Türk popüler müziği) oluşturmaktadır. Fakat pek çok devlet adamı Türk sanat müziğini desteklemekten de geri kalmamıştır. Nitekim tarihimizden örnekler bulabileceğimiz gibi, 1998-2014 yılları arasında Nevzat Atlığ’dan Niyazi Sayın’a ödüller verilmesi örneği bunu göstermektedir. 2015 yılı ödülü Orhan Gencebay’a verilmiştir.
Tartışmaların hiç biri ödülün Orhan Gencebay’a niçin verildiği üzerine değildir. Yanlış anlaşılmasın. Bu konuda hemen her kes sanatçının hakkını teslim ediyor. Müziği eleştirilse de. Hatta verilen ödülün, Orhan Gencebay’dan daha az popüler olduğu da dile getirildi. Tevdi edilen ödülün, toplumun aynası olduğuna dikkat çekildi.
Benim anladığım kadarı ile tartışmalarda, nedir dikkat çekilenler ve şikayet edilenler?
1-Seçici kurulda müzik adamının olmayışı. Haklılar mı? Evet haklılar.
2-Bu ülkede sanat politikası var mı? Doğrusu bu konu karmakarışık görünmektedir. Fakat beklenti sanat müziği yönünde ise haklılar mı? Evet haklılar, ülkede sanat müziğine rağbeti oluşturacak bir politika yoktur. Nasıl olsun? O kadar çok çeşit var ki ülkemizde. Fakat yine de sanat kurulları birbirlerine saygılı olmak şartıyla orta bir yol bulabilirler diye düşünüyorum.
3-Devletin zirvesini temsil eden ödül, temsilde zirvelere verilmeli değil mi? Evet. Ben “evet” diyorum ama tartışmalardaki eleştiriler, daha çok “müzik sanatında temsilde zirve”yi sınırlandırdığı için konu başka açıdan ele alınıyor. Fakat yine de eleştirilerde “temsil müziğinin ne olması gerektiği” ve “öteki müziklerin toplumu/toplum katmanlarını temsil edip etmeyeceği” veya “öteki müziklere ödül verilip verilmeyeceği” sorgulanmaktadır.
4-Müzik zevkinin ne olması gerektiği sorgulanmaktadır. Kişisel veya toplumsal müzik zevki nasıl olmalı, nasıl geliştirlebilir?
5-Temsil müziğinde sözler nasıl olmalı?
6-Bir insan hayat boyu aynı sanat anlayışına bağlı kalabilir mi? Kalmalı mı? Bu aslında tüketim toplumlarının bir problemidir. İletişim ve tüketimin hızlandığı XX. Yydan itibaren kaçınılmaz sorunlardan biridir. Nitekim eleştirmenlerden biri de bu konuya değinmiştir. Hızlı akan bir trafikte yavaş gidemezsiniz, böyle bir şansınız yok. Müzikte üretim ve tüketim ilişkisi nasıl olmalı?
7-Müziği değerlendirirken kullanılan ölçüler ne kadar sabittir? sabit kurallar olabilir mi? Sanat müziği ve popüler müziklerin kuralları var mıdır? Aralarında ne gibi farklar vardır?
8-Haberin değeri, popüler müziklerle daha mı artıyor?
9-Bu ödüle karşı “sessiz kalma” eleştiriliyor.
9- Kimlik değişimi toplumların kaçınılmaz kaderi mi? Kimliğimizi oluşturan kültürümüzün önemli bir parçası olan müzik anlayışımız, beynimiz, yüreğimiz, toplumumuz sığlaşmış mıdır?
10- Çalgılar, ne kadar kültürün bir parçası olabilir? Rezil çalgı, temsil eden veya etmeyen çalgı olabilir mi? Çalgıların kimliği zatiyle mi, sıfatıyla mı değerlidir? Çalgılar bir nesne midir yoksa gözlemlenen midir? Bu konuya GÜ Müzikoloji öğrencileri Aralık 2015’te yapılan Müzikoloji Atölyesi-2 Organoloji panelinde değinmişlerdi.
11-Popüler müziğe (Arabesk müziğe) saygı, diğer müziklere saygısızlık anlamına gelir mi?
12-Bazı müzikler popüler hale dönüştürülmeli mi? Mevlevi müziği, genelde dini müzik. Yani bir ilahiyi piyano eşliğinde çalarak zikir, sema yapılabilir mi? Gitarla dini müzik icra edilebilir mi? Diğer bir ifade ile dini müziği Ahmet Hatipoğlu’ndan mı, yoksa Selami Şahin’den mi dinlemeli? Hangisi tercih edilmeli?
13-1970’lerin müzik politikası ile 2015’in müzik politikasının göstergesi farklı mı?
14- Medeniyet tasavvurcuları müziği ihmal etmiş olabilirler mi? Batının “medeniyetler çatışması”na karşı geliştirilen “medeniyetler buluşması” projesinde müziğin yeri ne olmalı? Medeniyet değerleri arasında müziğin yeri?
Yukarda özetlemeye çalıştığım eleştirilerde değinilen ana maddeler daha çoğaltılabilir mi? Doğrusu çoğaltılabilir. Yukardaki soruların bazılarına cevap vermedim, çünkü daha önce yazdığım yazılar düşüncelerimi içermektedir. Bazılarını ise yeniden düşünülmesi için dile getirdim. Bildiğimizi sandığımız sorular belki de bilmediklerimizdir. Bir medeniyet göstergesi olan müzik, Aristo’dan beri siyaset-i medeniye’nin bir parçası olarak görülmüş, Farabi, İbn Sina, Mercimek Ahmet gibi bir çok medeniyet tasavvurcuları müziğe yer vermiş iken modern medeniyet tasavvurcularının müziği ihmal etmeleri doğru değildir.
Bence Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat ödülü Orhan Gencebay’da yerini bulmuştur.
Ancak yukardaki soruların büyük bir kısmı Müzik Türleri ve Müzik Politikası konularını yeniden düşünmemizi gerektiriyor.
Recep USLU