İnsanoğlu müzik yapmaya nasıl başladı? Bunu açıklamak için iki ana görüş vardır, birincisi doğayı taklit ettiği, ikincisi kendini dinlendirmek için mırıldandığı şeklindedir. Meragi’nin Makasıd’da Hz. Adem’İn ayetleri makamsal okumasından söz etmesi, insanın kendine huzur vermek için mırıldanmasına benzetilebilir.
Nasıl başlarsa başlasın, bugün insanın müziği vardır ve Hz. Adem’in yaptığı gibi iletişimden terapiye kadar kullanılmaktadır. Bu aslında ses dediğimiz veya titreşim denilen hareketin gücüdür. Bu güçten insan nasıl yararlanabilir? Geleceğe hazırlanabilmek için geçmişe daha yakından bakmalıyız. Geçmişte elde edilen bir değeri bilerek veya bilmeyerek kaybetmiş olabiliriz.
Müzik tarihimizde, müziğin gelişimi sadece insanın beğenisine cevap verecek çalgıların gelişimine bağlı olduğu kabul edilir. İnsan beğenisi, çalgıların gelişimi için bir ölçü olmuştur. Peki ama insan beğenisinin değişiminin ölçüsü ne idi?
İnsan hem ferdiyetçi, hem de toplumsal bir varlıktır. İnsan beğenisi de iki yönlüdür: ferdiyet/bireysel veya cemiyet/toplumsal. Müziğin gelişiminde bu iki özelliği şöyle açıklayabiliriz. Solo ve koro. Her ikisinin ortak noktası zevk/beğenidir. O halde insanların müzik beğenisi ortak bir zevkte birleşebilir, buluşabilir. İnsanlığın geçmişinde böyle bir ortak zevk bulunmuş muydu? Bu sorunun ip ucunu Dünya müzik tarihini incelediğimizde bulabilir miyiz? Acaba ortak müzik zevkini yansıtan bir çalgı tespit edilebilir mi?
İnsanlık tarihinin en zengin kültür bölgesi Asya, Afrika ve Avrupa’nın ortası Mezapotamya, Bereketli Hilal ve eskiden Orta Deniz de denilen Akdeniz etrafıdır. Buralara yerleşmiş insanların ortak müzik zevkinin nasıl geliştiğini ve ortak bir noktada buluştuklarına bakmalıyız. Bu yazı köşesi geniş bir müzik tarihi için küçük bir yer, onun için doğrudan XVII. Yüzyıl dünya müzik tarihine bakmayı öneriyorum. Yüzyılın başlarında Fr. Bacon’ın müzik için ifadeleri, insanlığın ortak müzik aleti ud, udun yayıldığı bölgelere kısa bir bakış. Mezopotamya’dan başlayan bir ud tarihi ve XVII. Yüzyıl boyunca Akdeniz’in iki tarafında Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya’da yaygın ortak müzik aleti ud ve udun türevleri, gelişmiş bir teltınlak çalgı. Uzun saplı uddan, birleşik saz udları, kısa saplıdan, değişik tekneleri olan udlar, dört telli, beş telli ve on beş telli udlar. Avrupalı zenginlerin ud çalarken yapılmış onlarca resimleri. O sırada Avrupa’ya komşu Osmanlı var, burada ortak zevkin referans sazının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu tarihi insanlık tablosu bize gelişmiş kültürün insanlarının buluştukları ortak müzik zevkini göstermiyor mu?
Şimdi başlığımızdaki zevk-i selim terimine gelelim. Selim, sözlük anlamıyla yumuşak, uyumlu, huzur veren, barışçıl demektir. Tıpkı ideal müzikte aranan uyum ve huzur kavramlarını temsil ediyor. Her gün kullandığımız selam ile aynı kökten türeme. Dünyanın aradığı barış, huzur zevkini ifade eden bir terimdir zevk-i selim, yumuşak ve barışçıl ortak zevk anlamıyla. Demek ki zevk-i selimin temel özelliği de zatıyla veya zatında bu sıfatları taşıyan bir müzik zevki olmalıdır. Meragi daha XV. Yüzyılda II. Murad’a 1423’te yazdığı Makasıd’daki mukaddimesinde zevk-i selimden söz eder, o günlerden itibaren XVII. Yüzyıla kadar gelişen zevk-i selim müziği, F. Bacon’un ifadeleri. Bu müzik zevkinin Avrupa, Afrika ve Asya’yı kaplamasının sebebi bu olamaz mı? Zevk-i Selim. Bu insanlığın ortak uygarlık mirasının ürettiği ortak müzik estetiği idi.
Zevk-i Selim’in hem ferdiyet hem de toplumsal bir özelliği vardır. Yani hem her insana birer birey/fert olarak tek tek huzur veriyor, hem de topluca dinleyenlere zevk veriyordu. Fakat birileri bir şey fark etti ve bunu bir kusur saydı (veya fark ettiği şeyin bir kusur olduğunu iddia etti): Bu zevk-i selim müzik çok zengin ifade gücüne sahip olduğundan topluca söylemeye uygun değildi. Topluca söylemek için zevk-i selimi bu kadar zengin ifade gücünden arındırmak gerekiyordu. Bazı müzik seslerini sistemden çıkarıp, onlara şeytani müzik sesleri dediler, geri kalanlar ilahi müzik sesleriydi (mesela 17’li ses sistemini 12’li ses sistemine dönüştürmek gibi). Yani zevk-i selim müziğinden yine bir başka ama daha az müzik seslerinden oluşan bir müzik oluşturdular. Bu sistem niçin, neden ve kimler tarafından yapıldı? Bu farklı bir araştırma konusu. Bu iki zevk-i selim müzikten biri insanlığın ortak mirası iken (çok çeşitli dilleri ve insan türlerini temsil eden), diğeri birilerinin seçtikleri müzik seslerinden oluştu. Aralarındaki fark sistemin seçtiği müzik sesleri ve ona uygun referans çalgılardır. Bu değişim 1600 yılından 1750 yılına kadar, tam 150 yılda oluşturuldu, kendilerinde varlığını inkar ettikleri ve <Doğu müziği> terimine hapsettikleri bu zengin zevk-i selim müzik ile mücadele, 1680’den itibaren daha hızlanan bir şekilde gerçekleşti. Bir tarafta 1600 yılında Bacon’un ideal müzik sözleri ve insanlığın ortak müzik zevk-i seliminden 1750’de oluşturulan farklı bir bölgesel müzik kimliği. Fakat hala Avrupa resimlerinde ud yer alıyordu, çalgının resimlerdeki değişimi daha uzun sürdü. Keman Türk müziğine 1750’de girdi ama biraz düzeni değiştirilerek. Çünkü çalgı buna müsaitti ve bu değişim ses sistemine uygunluk açısından gerekli idi. Udda da bu özellik vardır, ama düzenini değiştirirseniz gitar gibi ses verir.
Bence Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun çeşitli kitap ve konferanslarında dikkat çektiği <akl-ı selim, kalb-i selim, zevk-i selim> birlikteliği insanlığın kurtuluşu olabilir. Ancak bu üç zevke açık fertler ve toplumlar yetiştirmek gerekiyor. Bu mümkün mü? Her şeyiyle Avrupa uygarlığına hayran aydınlarımız ve tarihçilerimizle bu nasıl olabilir? Kendi müziğimizi sevmek milliyetçilikle veya başka terimlerle (Arap müziği, Türk müziği, İran müziği, Doğu müziği, Geleneksel müzik, Milli müzik, Ütopik müzik, Sanat müziği gibi) daraltılıyor. Dünya uygarlığı için ortak zevk-i selim müziğini yeniden oluşturmak bireysel mücadele ile mümkün olabilir mi? Yoksa bu bir tek fert için bir yel değirmeniyle mücadele anlamına mı gelir? Doç. Dr. Okan M. Öztürk’ün musikidergisi.com’da 7 Mart 2017’de yayınlanan yeni bir müzik ütopya kurgusunda ortak çözüm arayışları ve önerilerden bazıları bulunabilir.
Bence müzikologların dünyada müziğin barışı veya insanlığın ortak müzik zevk-i selimi için bunu çözmeleri gerekiyor.