Terimler problemi üzerine yazılanların hepsini burada anamayız. Kısa bir tarihçe yazacak olursak galiba ilk problem, Avrupa onikiton müziğinin resmi temsil olarak Osmanlılarda tanınmasıyla başlıyor. Musiki mi, mızıka mı, müzik mi? Resmi yazışmalarda Musika-yı Humayun, Mızıka-yı Humayun yazımlarını tespit edebiliyoruz. Nasıl yazılacağına başkatipler karar veriyor, müzik uzmanları değil. Yıl 1820’ler’de başlıyor. Sonrasında terimleri İtalya’dan aldıktan bir süre sonra 1875’te yüzümüz Fransızca’ya dönüyor. Evliya lakaplı Hüseyin Remzi Paşa eseriyle buna dikkat çekiyor. Seviyeli bir “Istılahat-ı musiki” tartışmasını 1910-18 yıllarında Ahmet Mithat Paşa ile Rauf Yekta arasında görüyoruz.
Bu konuyu tartışmalı biçimde alan müzikoloji üstatlarımızdan H.S.Arel’in 1948’de yayınlanan yazısını anmam gerekmektedir. Onikiton müzik terimlerini dışarıdan aldığımız için çok fazla fırtına yok. Ama Türk müziği terimlerinde yanlış kullanımlar ve fırtınalar durmuyor. Arel’in yazısı durumu ortaya koyması açısından önemlidir.
Müzikte terimler konusunu yıllardır sık sık dile getiren dertli yazarlardan bir üstadın bu yıl yayınlanan kitabının künyesi şöyledir:
Göktan Ay, “Müzik Terminolojisinde Yanlış Bilinen Doğrular”, İstanbul Kitapyurdu yay. 2020, 140 sayfa.
Kitabın alt başlığı “Türk müziği, Çok Sesli Müzik, Halk müziği, Halk Oyunları” terimlerini kapsadığını gösteriyor.
Kitap online satın alınabiliyor.
Göktan Ay, İTÜ TMDK ilk mezunlarından, dolayısı ile meslek hayatında bu konuda ilk sıkıntı çekenlerden biridir. Yazdığı ilk eserlerden biri olan “Folklora Giriş”in (1999) yayınlandığı tarihe bakılırsa ne kadar konunun içinde olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda yıllardır düzenlediği sempozyumlar, konserler, festivallerle alanının yükünü çekenlerden biridir. Kitabında eleştirilere açık olduğunu da belirtiyor.
Bence müzik kurumlarının YÖK’e bağlanmasından önce, o da olmadı bağlandıktan sonra, Konservatuvarların çoğalmasından önce terimler konusunun önemli oranda hal edilmesi gerekiyordu. Şimdi çok şükür, Devletin müzik eğitimi yapan Konservatuvarların sayısı 48’e ulaşmış. “Terimler okumayan müzik eğitimcisinin elinde” dedirtmeyelim ve yayınları alıp okuyarak değerlendirelim, geri dönüşler yapalım. Daha sağlıklı terim sonuçlarına ulaşabiliriz. Bazı yazarlar devletin karar merciine yakın oldukları için direk kendi terimlerini eğitime dayatıyorlar. Bu da kaosa sebep oluyor.
Kitapta benim için dikkat çeken yön, tartışmalar yapılan bazı terimlerin de bir araya getirilmesidir. Kitabın her önerisine katılmayabilirsiniz. Her kitap bir tespittir. Göktan Hoca’nın eseri bir dayatma değil, bazıları öneri, çoğunluğu doğru tespitlerde bulunarak oluşan bir eserdir. Bu konuda bir kitabı okumak neleri doğru bildiğimizi bize hatırlatacaktır.
Bir başka kitapta buluşmak ümidiyle.