Al Jazeera Türk TV programında “meslektaşlarımdan ümidim yok” demiş olan, besteci, yorumcu, şarkıcı, orkestra şefi, öğretmen, müzik yazarı, yakınlarda vefat eden Timur Selçuk ile doğrudan tanışmadım. Hayatı hakkında yaptığı son roportajlar, geçmişi değerlendirme, hayatın amacı konularında önemli ipuçları vermektedir. İşte Veyis Ateş’le röportajından:
Kendisini “adan bana özel bir tercih gücü verdi”, “Türkiyedeki sıkıntıların ardında kalmadım, üreten ve paylaşan bir adam” olarak değerlendiriyor. Anne ve babası için “ölçülü ve edebli” insanlardır diye tanımlıyor. Bunu herkes için olması gereken geçerli bir değer olarak görüyor.
Babası ve Atatürk arasında geçen anlatıların tamamen gerçeği yansıtmadığını, Atatürk'ün başına kadeh koydurmadığını, silahıyla ateş etmediğini, boş silahla tetik düşürdüğünü ve sonra “aferin, sesin kadar cesaretin de güzelmiş” dediğini, karşılıklı “sevgi, saygı” doğrultusunda olduklarını aktarıyor.
Babasının müzik sevgisini anlatırken “Türk musikisinin göksel bir yanı vardır, sanıyorum bu yanı Selçuk babayı etkiledi” der.
Kendisini değerlendirerek “hiç pişmanlık duymadım der, bir iki kadeh fazla attığım dışında duymadım” der.
Galatasaray Lisesinden ne aldınız? sorusuna “genel kültür, özellikle fen bilgisi” der. Liseden sonra Fransa’ya gidip “piyano, bestecilik” okudu. İlk bestesini orda yapar. Besteler Türk pop müziğinden, çağdaş., armonik. “Ekonomi tıkırında” vs. gibi besteleri 68 kuşağından etkilendiğini göstermektedir. Siyasi eğilimini “ilkokuldan itibaren politik eğilim vardı” diyerek annesinden aldığını belirtir. Babadan bir değerlendirme “Münir baba, barıştan ve özgürlüklerden yanaydı” ile kendisini “sol bir ortam içinde emeğin üstünlüğü ilkesi doğrultusunda> görür. Bir itiraf “son yirmi-yirmibeş yıldır hayata bakışım değişti, bütün ahlaklı insanlar hepsi emeğin üstünlüğünden, üretmek ve paylaşmaktan yana. Üretim ve paylaşımın önündeki engellere karşı çıkmaktan yana. Yaklaşım artık çok değişti, bir tek sol-sağ gibi değil. Daha bir ahlaklı insan olmak gibi. -Düşüncelerim- 68 kuşağı içindeyken bu kadar berrak değildi, sonra okuduğumuz kitaplar doğrultusunda ve yaşadıklarımız doğrultusunda bunun daha uygar olduğunu düşündüm. Bu konuda sanıyorum kendimi kutlayabilirim” diyerek fikirlerindeki gelişmişliğini özetler.
Baba olmak nasıl bir duygu? “çok değişik bir duygu, net bir şey söylemekte zorlanabilirim”. Kızına yaptığı bestede “Bütün insanları kardeşin bil, dostun bil” çağrısı yapar.
Pariste 11 yıl sonra Türkiye’ye dönüşüne verdiği neden için “kime hizmet edicem” der. Bunun politik bilinçle değil “kafa ve yürek”ten olduğunu söylüyor. Kızının iki yaşında ve durumunun iyi olduğunu, buna rağmen dönme kararını hayatının en doğru kararı olarak değerlendirir. Emekten yana devrimci ve 1 mayıs marşları besteler. Mahkemelere girer çıkar, ama hepsini helal etmiştir.
Hala sosyalist misiniz sorusuna “artık daha geniş bakıyorum, ama emekten yanayım, herkese dostça ve kardeşçe bakarsak, herkes kardeş haline gelir; elli-otuz sene önce bunları söyleyemiyorduk, ne mutlu bu günlere”; 1977’de Çağdaş Müzik Merkezi’ni kurduktan sonra öğretmenliğini ”üretiyorum, nasıl paylaşacağım; farklı bir usulle paylaşıyorum yani doğu ve batı karışımı bir müzik eğitimi uyguluyorum” diyerek. 1989’da Timur Selçuk’un “Bana bana” bestesiyle Eurovizyon’a gidildi. 1992’de babasının eserlerini doğru söyleyemeyenlere sert tepkiyi, yeni jenerasyon MNSelçuk’u öğrensin, söylesin “tabi söylesinler ama bozarak değil, babam bütün bunlara doğru sahip çık demiştir, biraz uslubum sert olabiliyor, bugün onu paylaşmıyorum; notasını değiştirmiş, meyhane uslubu ile okuyor, meyhanede okusun ama kalıcı bir yayına aktarmasın” der, ve babasının eserinden “bu son fasıldır nasıl geçersen geç” örneği verilir. Kendisi için kullandığı “özürlü marjinal”i, “çağın koşullarına maddi-manevi ayak uyduramadım, manevi anlamda hangi şeyin içine girersem daha çok sesim duyulur, daha çok program yaparım -bilemedim- onun için özürlü marjinal çok yakışıyo bana”.
Namaz kılmayı açıkladığı zaman gördüğü tepkiden söz ederken, “keşke bunları eskiden de konuşabilseydim, açıklayabilseydim, fakat bunlardan daha önemlisi ahlaklı olmaktır”; inancı hakkında “Anacığım, babacığım ve nenemden evimizde zaman ötesi göksel konuşmalar o hep gönlümde benim”. Annesi ile eşsiz yaradan ve eşsiz kitap eğitiminden kopmadığını, onun için hep emekten yana olduğunu, emeğin en derin ve en yalın anlatımını o kitapta gördüğünü, ahlaklı insan tarifini o kitaptan öğrendiğini ve kopmadığını, Allah’tan da koparmamasını, bütün kusurlarıyla onun huzuruna çıkmayı temenni etmektedir. (Youtube 30 Ekim 2018 yayın tarihli Haber/Türk Veyis Ateş röportajından).
Umarım gönlüne göre huzura çıkmıştır, rahmetle.