Geçen ay dünyası değişen Hafız Emin Işık (83) hoca ve müzikoloji. Emin Işık Hoca, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da hocası olmuş bir zattı. İmam Hatip Lisesi öğretmenliğinden İslam Enstitüsü hocası, daha sonra İlahiyat hocası oluyor. Profesör değildi, bir TV programında dünyada iken profesörlük dosyasını sunmaktan ar ettiğini söylemişti. Fakat düşünün öğrencileri Cumhurbaşkanı oluyor, profesör oluyorlar, YÖK üyeleri oluyorlar. Makaleler, kitaplar yazıyor, vaaz ve konferanslar veriyor, sohbetler yapıyor. Sufizmonun hem uzmanlık alanlarından biri hem de hayat görüşü idi.Bu milletin kutsal değerlerine tutkulu idi. 2001 yılında Yrd. Doç. olarak emekli olduktan sonra 19 yıl daha hizmete devam etti. Onun hayatı boyunca hem devlete, hem millete, hem dine hizmet ettiğini bütün bu saydıklarım yeterince göstermektedir. Benim de anmalarına katıldığım Ahmet Avni Konuk için verilen 18.DOST İslam’a Hizmet Ödülü (2018) gibi bir çok ödül sahibidir. 1 Ağustos’ta vefat eden Emin Işık hocanın 2 Ağustos 2019’da cenaze namazına Cumhurbaşkanı ve bazı arkadaşlarının katıldığını TV haberlerinde gördüm. Cumhurbaşkanı onu <hocam> diyerek uğurladı. Bu, öğrencisinden ona bir saygı ifadesidir.
Müzikolog değildi ama müzikologların ilgileneceği konularda, yani müzikte eserler bıraktı. Bizzat dinlediğim bir konferansında müzik konusuna da değinmişti.Profesyonel müzisyen değildi, ama hanende olduğuna dair örnekler bıraktı. Bunlardan biri Youtube’dan kendi sesiyle izlenebilir: Sünbülü rayihasın turre-i cana getirir. Kaside/gazel tarzında okumuştur.
Benim burada dile getireceğim bir şey daha var. Profesörlük kişinin alana hizmet etmesinden belli olur. Emin Işık hocamız bu unvanı hakkettiği hizmeti fazlasıyla ispat etmişti. Mevcut sistem akademisyen kişinin alana hizmet etmesinin göstergesi olan akademik unvanları İngilizce ile kesmiş, akademisyenin önünü bağlamıştır. Bunun en önemli örneği rahmetli Emin Işık hocamızdır (hayatta olan örnekler de vardır). Hayatta iken ona profesörlük verilmemiş, emekliliğinde ve ölümünden sonra bazı gazetelerde Profesörlük unvanı ile anılmıştır. Demek ki profesörlük unvanını hak etmişti. Daha hayatta iken profesörlüğünü ispat ettiği halde neden verilmemiştir? Ve bu yanlış hala neden devam etmektedir? Yazık değil mi Emin Işık gibi alanına hizmet etmiş hocalarımızın emeklerine. Onların kıymetini öldükten sonra profesör yazmakla ödeyebilir miyiz?
Onun bir sohbetinde Mevlana’dan aktardığı sözlerinden <siz riya cübbesini giyersiniz, birbirinize giydirirsiniz ama Allah’a giydiremezsiniz> (Mevlana’dan öğütler, 23.04.2019, youtube). Demek ki herkesin <riya> konusunda kendisini hesaba çekmesi lazım. Herkes biliyor ki bu terimin anlamı birdir, göreceli değildir. Ancak insan unsuru girince yorumlar başlıyor. Nefisler temize çekiliyor. Aman dikkat.
Emin Işık hoca dindardı, dini severdi, müziği de severdi. Onun hayatını yazacak olanların onun bu yönünü de ihmal etmemelerini dilerim.
Yeni eğitim yılına, eğitime hizmet etmiş bir anmayla başladım.
Herkese Yeni Eğitim ve Öğretim Yılının hayırlı olmasını dilerim.