Müzik tarihimizin önemli simalarından biri olan Abdülkadir Meragi’nin hayatındaki bilinmeyenler hala araştırılmaktadır. Hakkında yapılan tezlere, onca yayına rağmen hala bilinmeyenler vardır.
İşte akla takılan bazı sorular: Meragi müziği babasından öğrendi, Celayir sarayına intisap etti. Timurlular onu Semerkant’a götürüp ev, bark verdiler. Burada kitap yazmaya başladı. Neden daha önce değil?
Yazdığı kitaplarda kendisine fikir verenler kimlerdi?
Hakkında yapılan tezlerde sayılan isimler gerçekten yararlandığı kişiler midir?
Kitaplarından yararlandıkları kişilerden başka fikirlerinden yararlandıkları kişiler var mıydı?
Eserlerinde adını andığı herkesin eserlerini okumuş mudur?
Adını andığı ve eserini okudukları ile okumadıklarını ayırt etmek gerekmez mi? Bunlar ayırt edilebilir mi?
Kimlerin eserlerini okudu, kimlerin eserlerini okumadı?
Adını anmadığı ama eserini okumuş olabilme ihtimali olan kişi yada kişiler var mı?
Meragi’nin izinden gittiği hayaletler kimlerdir?
İşte bütün bunlar bize Meragi’nin hayaletlerini vermektedir. Eserlerinden ve fikirlerinden yararlandığı kişiler onun hayaletleridir.
Meragi hakkında yapılan tezler yukarıdaki sorulara cevap veremezler, şimdilik bu sorulara net cevaplar bulamazsınız. Meragi’nin sadece Farabi, İbn Sina, Urmevi, Şirazi’nin eserlerinden yararlandığı sanılır, yazılır, yazılanlar tekrar edilir.
Meragi’nin överek andığı Urmevi ve Şirazi’nin eserlerini okuduğu konusu nettir. Bunlar Meragi’nin net hayaletleridir. Makasıd’da verdiği bir isim daha var: Ahmet Medaini (Makasıd tercümesi, 2015, s. 53-54). Muhtemelen bu kişinin eserinden doğrudan faydalanmış olmalıdır, yazarın eserinde neyi anlattığını net olarak söyler. Maalesef eser bugüne kadar bulunamamıştır. Bu yazarı da Meragi’nin net hayaleti sayabiliriz. Ancak eser bulununcaya kadar netlik bulanıktır.
Meragi iki ismi daha överek anar: Farabi ve İbn Sina. Farabi ile İbn Sina’nın eserlerinden her ne kadar alıntılar aktarmış olsa da onların eserlerini doğrudan okumuş olduğu şüphelidir. Bunlar Meragi’nin gayb hayaletleridir.
Meragi’nin Şerh-i Edvar adlı eseri olduğundan bahsettiği bir kaç isim daha vardır. Fakat onlardan yararlandığından hiç söz etmez, ama eserlerini okuduğunu söyler. Bu isimler Meragi’nin gayb hayaletleridir.
Meragi’nin gayb hayaletlerinden biri de Seyyid Şerif Cürcani’dir. Meragi’nin eserlerinde sadece verdiği eman hattı dolayısı ile adını andığı Cürcani. Hatta onun makasıd felsefesinden etkilenmiştir. Meragi eserlerinin bir yerinde zamanının edvar şerhlerini okuduğunu ve onlarda hatalar bulduğunu belirtir. Cürcani’nin de Şerh-i Edvar’ı vardır. Buradan anlaşılan Cürcani’nin Şerh-i Edvar’ını okumuş olmasına rağmen onun eserini anmayışında bir anlam vardır. O da Cürcani’nin yaptığı iyilik karşısında duyduğu minnet duygusu olmalıdır. Belki de başka bir sebep vardır.
Bildiğim kadarıyla TSMK Müzesi kütüphanesinde bulunan Cürcani’nin yazdığı eser henüz Türk müzikoloji camiasında çalışılmamıştır. Tez konusu arayanlar işte size önereceğim bir tez konusu daha. Cürcani’nin Şerh-i Edvar eseri çalışılmadan bahsettiğimiz başka bir sebebi öğrenmek mümkün olmayacaktır. Bu eser belki de Cürcani’nin değildir.
Meragi konusu gelince oğlu Abdülaziz konusunda daha önce yazdığım bazı yanlışları burada düzeltmek de bana düşer. Bunlar da benim onun hakkında yazdığım hayaletler.
Abdülaziz’in gizlice Herat’tan Bursa’ya ya da Edirne’ye geldiğini yazmışım, gizlice gelmiş olmasının mümkün olmadığı, Şahruh’un izniyle gelmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Abdülaziz’in babasının 1421 tarihli Makasıd adlı eseriyle II. Murad’a gelmiş olduğunu yazmışım, anlaşıldı ki 1421 tarihli Makasıd yok. Onun Edirne’ye 1421’de yerleşmesinden iki yıl sonra 1423’te Makasıd Şahruh’tan gelen başka bir elçi heyetiyle gönderilmiş. Makasıd versiyonları hakkında daha önce yine bu köşede yazı yazmıştım.
Abdülaziz’in Makasıd’a yazdığı Haşiye adlı bir eseri olduğundan bahs etmişim, anlaşılan böyle bir eseri yok. Onun tek eseri Nekavetü’l-Edvar ve besteleridir. Buna oğlu Derviş mahmud’u da ilave edebiliriz.
Abdülaziz’in 841/1435 tarihli Makasıd’ın yazılmasında bir rolü olmuş alabileceğinden söz etmişim, böyle bir rolü olmamış. Bu 841/1435 tarihli Makasıd da yine Herat’ta yazılıp Şahruh’un gönderdiği başka bir elçi heyetiyle II. Murad’a gelmiş. Ama hala dolaylı yoldan bir rolü olmuş olabilir.
Anlaşılan sadece Meragi’nin değil başkalarınında hayaletleri olabiliyormuş. Konunun açıklamalarını belki ilerde bir başka sefer ayrıntılarıyla yazabilirim. Şimdilik Türk Edebiyatı isimler Sözlüğünde, II. Mehmed’e yazdığı Türkçe ve Farsça karışımı bir mülemma şiirinin olmasından dolayı yer verilen Abdülaziz Abdülkadirzade maddesini düzeltmekle meşgulum.
Haydi, Cürcani’nin Şerh-i Edvarı’nı doktora tezi olarak çalışacak bir babayiğit müzikolog aranıyor.